ajle
ajle
Ukrayna'dan Haberler
Ekonomi F.Serkan BAĞ Haber Politika Yazarlar

Derinleşen krizde ipler geriliyor, saflar belli oluyor, Ukrayna Rusya ile krizde yalnız mı kalıyor?

russşa ukraine 2NATO ve Avrupa Birliği üyesi olmayan Ukrayna’nın, Rusya ile yaşadığı krizde ‘göreceli’ yanlızlığı, son olarak ABD ve Almanya’dan gelen  silah yardımı yok en etkili silah yaptırımlardır’ açıklamaları ile ete kemiğe büründü.

Peki Ukrayna göründüğü veya iddia edildiği gibi yalniz mı?

Olaya Avrupa Birliği açısından bakalım:

Ukrayna’nın Rusya ile olan krizde yalniz bırakıldığını söylemek çok sert ve bir o kadar da acımasız bir yaklaşım olur. Kapalı kapılar ardında verilen büyük ‘sözlerin’ bir kısmının farklı sebeplerle tutulamadığını söylemek Avrupa’nın pozisyonu için daha gerçekçi olabilir.

Öte yandan bugün varolan tüm eleştirilere rağmen Rusya’ya karşı tepkisini ekonomik ve siyasi yaptırımlar ile sınırlı tutan (tutmak zorunda kalan) batı dünyası, göz ardı edilemeyecek bir risk alıyor.

Batı söz konusu yaptırımlarla, bir yandan Rusya ile olan ticari ve ekonomik ilişkilerini kötüleştirerek ekonomisini zora sokuyor, öte yandan yeryüzündeki enerji kaynaklarının küçümsenmeyecek miktarını kontrolü altında tutan bir ülke ile ilişkilerine geri dönülmesi hayli zor ve maliyetli olacak şekilde zarar veriyor.

Zarar veriyor ama ikna etmiyor

Bunu yaparken ki beklentisi, ‘ya tutarsa’ yani, ‘ekonomik yaptırımlar Rusya’yı dize getirirse’ ekseninde görünüyor.

Batının yaptırımlarının Rus ekonomisine ciddi zararlar verdiği ortada, ancak Rusya’nın buna daha ne kadar dayanacağı meçhul. Bir ay? Altı ay? Bir yıl? Ya da daha fazla…

Rusya’nın (Rus elitlerinin) dayanma gücü ne kadar?

Bazı uzmanlar tarafından populist ve içi boş olarak adlandırılan ‘Çin ile artan işbirliği projeleri’, Kuzey Kore ile dünyanın gözü önünde süren yakınlaşma, doğalgaz transit hatlarının Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşınması önerisi gibi beklenmedik hamleler Rusya’nın batıya karşı yanlız olmadığını gösterme çabası olarak yorumlanabilir.

Ancak işin bir de Rusya açısından ‘ya tutarsa’ tarafı var.

Ya Rusya düşünüldüğünden daha uzun süre dayanırsa?

Ya bu süreçte Ukrayna’nın dayanma gücü kalmazsa?

Ya batı dünyasında çatlaklar başlar ve büyür de Avrupa Birliği’nin varlığını tehlikeye atarsa? Şu ana kadarki yaptırımların Rusya’ya geri adım attırmadığı ortada.

Sıradan Rus vatandaşının -medyanın da etkisi ile- Devlet Başkanı Vladimir Putin’i ‘mağrur bir kahraman olarak’ gördüğü bir ortamda yaptırımlara bir süre dayanabileceğini savunmak mümkün.

Ancak dünyanın geri kalanı ile sıkı ilişkileri olan Rus elitlerinin (Oligarkhların) kötüleşen ekonomiye ne kadar dayanabilecekleri belli değil. -Muhtemelen batı dünyası Rus elitlerinin rahatsızlıklarının artmasını bekliyor. –

Almanya ne yapıyor?

Bir yanda Avrupa Birliği’nin motoru Almanya’nın Rusya’ya yönelik tutumundaki son haftalarda gözle görülür yumuşama, diğer yanda Rusya – Çin hattındaki yakınlaşma önümüzdeki donemde şaşırtıcı gelişmelerin yaşanabileceği sinyalini veriyor.

Avrupa bildiğimiz gibi…

Avrupa Birliği’nin Ukrayna krizinde bir türlü tek sesli dış politika oluşturamaması bilinen ve artık kimseyi şaşırtmayan bir gerçek.  Yunanistan’ın yeni yönetiminin göreve gelir gelmez Rusya’ya yönelik yaptırımlara katılmayacağını ilan etmesi ve güç bela ikna olması bu gerçeği ayyuka çıkarttı.

Kriz büyümeden önlendi de Rusya’ya karşı yaptırımlar altı ay daha uzatılabildi.

yunanistan 21241Yoksa AB’nin şımarık çocuğu Yunanistan, bu tutumu ile Avrupa Birliği içinde çıkamayan (ya da dikkate alınmayan) seslere tercüman mı oluyordu?

Sorun artık sadece merkezi ilgilendirmiyor, sesleri duyulmayan, büyük umutlarla AB’ya giren çevre ülkelerin korku ile karışık rahatsızlıkları göz ardı edilmemeli.

Çek Cumhuriyeti, Slovakya gibi ülkelerin Rusya ile olan yakın ticari ilişkileri, baltık ülkelerinin maziden kalan taze anılarla ‘aman Rusya bize bulaşmasın’ diyerek net tavır alamamaları, Polonya ve Litvanya gibi (o da tarihsel sebeplerle) bir kaç ‘delikanlı’ hariç hiçbir Doğu Avrupa ülkesinin hemen yanı başlarında yardım talep eden Ukrayna’nın yanında net bir şekilde duramamaları AB içindeki sorunun büyüklüğünü gözler önüne serer nitelikte. Rusya da bunun farkında.

Son olarak Rusya ile derin (eskiye dayanan)  ekonomik ve ticari ilişkileri olan Almanya’nın, doğalgaz ihtiyacının büyük kısmını karşıladığı bir ülkeye (Rusya) karşı sesinin tonunun giderek yumuşatması ‘Avrupa kazanında kaynayan su taşmaya mı başlıyor?’ sorusunu akıllara getirmiyor değil.  Avrupa’nın itici gücü Almanya bunu yapıyorsa diğerleri ne yapsın?

Barış için şartlar zorlanıyor

Öte yandan bu hafta içinde Fransa Devlet Başkanı ile Kiev’e gelen Angela Merkel, Ukrayna Devlet Başkanı ile görüştükten sonra yine Hollande ile birlikte Putin’le görüşmek üzere Rusya’ya geçti.

Kiev’de gerçekleşen Poroşenko-Hollande-Merkel görüşmesinde nelerin gündeme geldiği basına yansımazken, Ukrayna Devlet Başkanlığı İdaresinden ‘ Putin’den bir teklif getirilmedi’ denildi.

Ne NATO içindesiniz ne de AB üyesisiniz; petrolünüz de yok ne yapalım biz sizi!

Varlığı batı dünyası ile Rusya’nın iyi geçinmesi ile yakından ilişkili olan Ukrayna, bağımsızlık tarihinin en zor döneminden geçiyor.

Adı konulmamış bir savaşta, herkesin bildiği ama kimsenin ispat edemediği bir ülkeye karşı neredeyse ‘yaşam mücadelesi’ veren bu ülke batının acil desteğine muhtaç.

‘Laf değil icraat istiyoruz’ diyen Ukrayna, batıya karşı sitemini artık daha yüksek mevkilerden daha güçlü tonlarla dile getiriyor.

(90’larda Irak’a karşı batının tam desteğini arkasına alan Kuveyt’in, bu desteği NATO, AB üyesi olmadığı halde aldığını hatırlatmak gerekiyor.  Tabi Rusya’nın da bir Irak olmadığını göz ardı etmeden…).

Peki istenen destek neden gelmiyor?

Bu sorunun yanıtı için önce Ukrayna yönetiminin batıdan ne istediğine bakmak gerekiyor….

Ukrayna öncelikli olarak batı dünyasından mali destek bekliyor.  Ekonomiyi yönetmek ve doğudaki çatışmaları sürdürebilmek için acil mali yardıma ihtiyacı olan Ukrayna, IMF ve Dünya Bankası kredilerinin dışında, ülke bazında da mali destek arıyor.

İkinci beklenti ise Rusya’ya yönelik yaptırımların şiddetinin artarak sürmesi. Bu yönde AB ve ABD nezdinde yoğun lobi çalışması yapılıyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nden kınama ya da yaptırım kararı çıkması Çin ve Rusya’nın olası vetosu nedeniyle mümkün gözükmüyor.

Ukrayna’nın bir başka beklentisi ise ülkenin doğusunda de facto olarak varlığını sürdüren Donetsk ve Lugansk Cumhuriyetleri’nin AB tarafından ‘terörist ülke’ olarak tanınması.

Bir diğer beklenti ise son haftaların en fazla tartışılan konusu silah yardımı.

NATO ve Avrupa Birliği’ni hukuksal olarak arkasına alamayan Ukrayna, Almanya, ABD, Fransa başta olmak üzere batılı devletlerden silah yardımı bekliyor.   Almanya Ukrayna’ya silah yardımına şimdilik hayır derken, ABD’nin tutumunun önümüzdeki haftalarda netleşmesi bekleniyor. (Cumhuriyetçilerin, silah yardımı için Obama’ya baskısı giderek artıyor.)

merkel hollande poroshenko 2ABD’nin kararında bu günlerde gerçekleşen Putin – Hollande – Merkel görüşmesi belirleyici olabilir. Kimileri için bu üçlü görüşme ‘barış için’ belki de son bir kaç şanstan biri.

Rusya’nın ‘saldırganlık maliyetini arttırmak’ geri adım attırmak için işe yarar bir yol mu?

AB’nin eski Ukrayna büyükelçisi Seven Pifer’in: “amaç Ukrayna’ya Rusya’yı yenecek kadar çok silah vermek değil.. bunu yapamayız.. amaç, Ukrayna’nın Rusya’nın askeri saldırganlık maliyetinin (cost of aggression) yükselmesini sağlayacak desteği vermek. Böylelikle, Ruslar saldırganlıklarının çok pahalıya malolduğunu görecek ve eskale etme seçeneğine yanaşmayacaktır” diyerek ana hatları ile özetlediği yaklaşım; ABD eski başkanı Reagan’ın ortaya attığı 80’lerdeki Stratejik Savunma Girişimi’ni ‘bilinen adıyla Yıldız savaşları projesini’ hatırlattı.

putin obama 2Sovyetler Birliği’nin uzay araştırmaları ve savunma harcamalarını arttırarak neredeyse kasasını boşaltan bu yıldız savaşları ‘efsanesi’ bugün işe yarayacak mı?

Petrol fiyatlarının düşmesi ile ekonomik açıdan zor günler geçiren Rusya, artan saldırganlık maliyetini daha ne kadar karşılayabilecek?

Bu sorunun yanıtını, Almanya Başbakanı Angela Merkel’in Kasım ayında sarfettiği şu sözlerde aramak mümkün:

40 yıl boyunca her gün radyodan Doğu Almanya’nın yıkılmasının kaçınılmaz olduğunu dinledik. Ve 40 yıl sonra ne zaman herkez ümidini kaybetti, işte o zaman Doğu Almanya yıkıldı’ (UNİAN 4 Şubat tarihili haberi)

Çin – Rusya yakınlaşması Japonya’yı endişeye sokuyor

Ukrayna krizinde Rusya’nın yanında (en azından karşısında olmadan) yer alan Çin yönetimi, Rusya ile imzaladığı 400 milyar Dolar’lık doğalgaz anlaşması ile enerji ihtiyacının karşılanması açısından önemli bir fırsat yakaladı.

russia-chinaIrak savaşından sonra Irak’tan, Libya’daki iç savaştan sonra bu ülkeden büyük ölçüde çıkmak zorunda kalan Çin (çinli enerji şirketleri), hızla artan enerji ihtiyacını Rusya’dan temin edecek olmanın ‘şimdilik’ tadını çıkartıyor.

Öte yandan oluşan ‘kazan kazan’ durumu, Rusya’ya Avrupa Birliği’ne doğru, ‘gazı size satmazsam satacak yerim var’ diyerek en kaba tabirle elini güçlendiriyor ve dünyanın sadece Avrupa’dan ibaret olmadığını hatırlatıyor.

Japonya’nın derinden gelen desteği

Bütün bunlar olurken, Çinle tarihsel olarak kötü ilişkileri olan,  Rusya ile adalar konusunda ihtilaflı Japonya gelişmeleri endişe ile izliyor.

Batının yanında tavır alan Japon hükümeti, başta enerji olmak (örneğin termik santrallerin modernize edilerek doğalgaz ihtiyacının düşürülmesi önerisi) üzere bir çok alanda Ukrayna’ya destek olmaya hazır.

Ukrayna krizinin boyutları çokta Ukrayna ile Rusya arasında bir ihtilaf olmaktan çıktı.  Konu artık Avrupa Birliği (özelde üye ülkeler), ABD, Japonya ve Türkiye’nin de rol aldığı küresel bir mesele.

Soruna bu çerçeveden bakınca, ülkenin doğusundaki ateşin sadece Ukrayna ile sınırlı kalmayabileceğini söylemek hatalı bir öngörü olmayacaktır.

Öte yandan bugün için Ukrayna krizinin yakın zamanda sona ereceğini ummak ‘Vejeteryan olduğun için, Boğanın saldırmayacağını düşünmeye benziyor’.

İyi hafta sonları

F.Serkan BAĞ

banner

Benzer Haberler

EBRD’den kredi açıklaması, gaz için kredi vermeye devam verebiliriz ama bir şartla

UkrTürk Editör

Ukrayna Avrupa’da mahkum sayısında ilk 10’a girdi, Türkiye 2.

UkrTürk Editör

Dış borca 357 milyon Dolar daha, yılın son IMF borç ödemesi bugün

F.S.Bag

Yorum Yazın

İnternet sitemizde kullandığımız çerezler ideal kullanıcı deneyimini hedefleyen farklı görevler üstlenir. Gerekli çerezler, internet sitesinin ziyaret edilebilmesini ve özelliklerinin kullanılmasını sağlar. Performans çerezleri, kullanıcıların sitede gezinme alışkanlıklarını inceleyerek internet sitesinin performansını iyileştirir. İşlevsellik çerezleri, kullanıcıların sitedeki seçimlerini tanıyarak sitede gezinmeyi kolaylaştırır. Pazarlama çerezleri, promosyon ve sosyal medya bilgilerini kullanarak uygun kampanyaları haber verir. Çerez politikamızı inceleyin. Kabul Ediyorum Devamını Oku