ajle
ajle
Ukrayna'dan Haberler
Gezi - Festival Günlük Yaşam Haber Kiev Yazarlar

Gezi rehberinize ekleyin, Ukrayna ile Türkiye’nin Kesiştiği Mekânlar, Yaroslaviv Val, 7

fotoğraf (3) (1)Kiev Turizm ve Tanıtma Müşaviri Berat Yıldız UkrTürk okurları için yeni bir makale hazırladı.

Ukrayna ile Türkiye’nin Mekanlar serisinin üçüncü yazısı olan “Kiev’de Bir Bina: Yaroslaviv Val, 7” Ukrayna ve Türkiye’nin birbirine ne kadar yakın iki ülke olduğunun bir kanıtı adeta.

Kiev’de Bir Bina: Yaroslaviv Val, 7

Hreşyatik yönünden gelip Zoloti Voroti’nin önünden sağa kıvrılarak Radison oteline doğru ilerlerken hemen solunuzda çevredeki diğer binalarla pek de mimari uyumluluk göstermeyen enteresan süslemeleri olan bir yapıya rast gelirsiniz. Bina girişinin sağ ve sol taraflarında İngilizce “House of Actor” ve Ukraince “Budinok Aktora” tabelaları ve geride de başka bir plakette 1900 senesinde inşa edildiği yazar binanın. Tarihin yazdığı plakette yine Kenesa yazılıdır.
Bu doğrudan Kiev kent tarihi ile alakalı olduğu kadar Türk tarihinin de pek incelenmemiş bir veçhesine işaret eder. Netameli bir konu, biraz irdelemeye çalışalım.
fotoğraf (4) (1)1962 senesinde ilim camiasında tartışmalara sebep olacak Kiev Risalesi adıyla bir belge ortaya çıktı ve bu tarihi belgenin Kiev’deki bir grup tarafından mı yoksa Kiev’deki bir gruba başka bir yerden mi yazıldığı öncelikle tartışıldı. Fakat mektubun sonuna runik harflerle not olarak düşülen “okurum” ibaresi bu mektubun Hazar Hanlığı’na yazıldığının bir kanıtı olarak kabul edildi.

Risalede, Kiev’deki Hazar Hanlığı’nın bakiyesi olarak kabul edilen bir grup, Hazarlardan yardım istiyor idi.

Kiev ile Hazarların etkisi böylece daha farklı bir boyut kazanmış oldu. Bu konu üzerinde en fazla duran kişi ise Ukrayna’nın yetiştirdiği, dünyanın en büyük Türkologlarından biri olan Emelyan Pritsak’tır.

Hazarlar tarihte üzerinde en çok tartışma yaşanan devletler arasında geliyor.

Hazarların devlet mi yoksa bağımsız kabileler federasyonu mu olduğundan, Hazar Hakanlığının içerdiği unsurların ne kadarının ve hangi katmanlarının Yahudi (Mûsevi ?) veya Türk olduğuna değin temalar üzerinde yani neredeyse her konu üzerinde polemik var.

Günümüzde kendilerini Yahudiliği benimseyen bir Türk boyu olarak ifade eden Karaylar orijinlerinin Hazarlardan geldiği konusunda inançlılar.
6 ve 7.yüzyıllarda Hazarların bir kısmı daha sonra deşt-i Kıpçak olarak da adlandırılacak Ukrayna steplerine yayılmış ve doğal olarak erken dönem Slav kabileleri ile karşılaşmış ve bu da Slavlarla etkileşimi beraberinde getirmiş. Öbür taraftan 8. yüzyılın ortalarında Yahudiliği kabul eden Hazarlar Arap ordularının kuzeye geçmesine de mani oldular.

fotoğraf (2) (1)

Konumuza dönersek Hazarlar yarı göçebe bir kabileler federasyonu sistemi ile günümüz Ukrayna topraklarına bu cümleden Kırım ve Kiev’e de etki ettiler. Özellikle ticari konudaki yetenekleri ile ön plana çıkan bu grubun etkisi Oleg ve Svyatoslav’ın bölgedeki Hazar etkisini 10. yüzyıl civarında kırması ile zayıfladı. Yani Kiev, Slavların kentte hâkimiyet kurmasına kadar Hazarların kesin kontrolünde idi.
Bu durum Kiev’in ismi etrafında dönen tartışmaları, farklı teorileri de beraberinde getirdi. Bazı Avrupalı ilim adamları eski Türkçe kelime olan ‘Kıyı+ev’ kombinasyonu ile ismin oluştuğunu ileri sürüyorlar.

Yine Türk-Moğol yer ismi olan ve yukarıdaki şehir manasına gelen “Sambat” ın da bu savlarını desteklediklerini ileri sürüyorlar. Yani Kiev aşağıdaki yer manasına gelirken Sambat yukarıdaki şehir olarak isimlendirilmiş. Günümüzde doğrudan tercüme ile Sambat da Vişigorod olarak çevrilmiş oluyor bu durumda. Üç erkek ve bir kız kardeş üzerinden yapılan isimlendirme ise birçok Avrupa ve Slav ilim adamlarınca efsane olarak görülüyor ve ilmi bir temele sahip olmadığı ileri sürülüyor.

Temel savlardan biri de ortalama ve herhangi bir tarihsel rolü olmayan bir denizcinin Kiev gibi önemli şehre isim vermesinin imkansızlığı olarak görülüyor.
Hazarlardan geriye neler kaldığı ise ilim adamlarının merakını celbetmiş durumda. fotoğraf (2) (1)Karaylar, Hazarların bakiyesi olarak kendilerini görüyorlar ve sadece Tevrat’ı kabul ediyorlar. Bir nevi Tevrat’ın tefsiri olan Talmud’u kabul etmediklerinden dolayı ana akım Yahudilik tarafından pek kabul görmüyorlar.

Yine Kırım’da bulunan Karaylar’a benzeyen başka bir grup olan Kırımçaklar hem Tevrat’ı hem de Talmud’u kabul ediyorlar.

Uzun süredir bu iki kavim ile beraber yaşayan Kırım Tatarları da ayrıma gidiyor ve Karayları zülüfsüz; Kırımçakları ise zülüflü Yahudiler olarak tesmiye ediyorlar. Karaylar, İslamiyet esaslarına görece yakınlar ve sadece Tevrat’ın indirildiğini kabul ettiklerinden Ortodoks Yahudilikten oldukça uzaklaşırlar.
Hazarlar ile ilgili tartışmayı ateşleyen ise Arthur Koestler’in 1976’da yazdığı 13.Kabile isimli bir kitaptı. Koestler günümüz Avrupa Yahudilerinin yani Aşkenazilerin aslında Hazarlardan kalanlar olduğunu ileri sürdüyse de bu tez İsrail başta olmak üzere dünyada şüpheyle karşılandı. Fakat bu Hazar tezi üzerinde tarihi araştırmalardan gen araştırmalarına kadar oldukça geniş bir literatür var.

Mesela en son 2012 Aralık’ta yayımlanan bir gen araştırması Koestler’in tezinin doğru olduğuna hükmetti.
Karaylar günümüzde Kırım’da, birkaç aile İstanbul’da, yine bir kısım Litvanya’da ve dahi Ukrayna’nın bazı kentlerinde bu cümleden Kiev’de de yaşıyorlar ve toplamda dünyadaki nüfusları 2 bini bile bulmuyor.

Karayların lisanları Kırım’daki Karayları dikkate alırsak Kırım Tatarca ile oldukça benzer. Günümüzde Karayların çoğunluğu kendilerini İsrail’deki Yahudilerle aynı kefeye koymuyor ve kendileri haricinde kimse ile evlenmiyorlar. Bu yüzden sayıları gün geçtikçe eriyor.

İstanbul’da Karaköy ismi aslında Karayköy’den gelir ve Hasköy’de de bir Kenesa halen ayaktadır. Özellikle Fatih Sultan Mehmet zamanında İstanbul’a yoğun Karay yerleşimi olmuştur. Türkçeyi en iyi kullanan yazar olarak bilinen Refik Halit Karay’ın da bu gruba mensup olduğu söylenegelir.
En başta zikrettiğimiz Kenesa’ya dönersek bu bina Hreşyatik’teki süslemeli binaların ve Krasnoarmyskaya (Velika Vasilkivska) caddesindeki Aziz Nikola Katolik kilisesinin mimarı ünlü Vladislav Gorodetsky tarafından inşa edildi. Kırım’ın muhtelif şehirlerinde mesela Kezlev’de (Yevpotoria) de Kenesa’lar mevcut. Kiev’deki Kenesa ise dönemin Karay cemaatinin lideri konumundaki, varlıklı bir Karay olan Solomon Kohen tarafından Gorodetsky’ye yaptırılmış.
Tevatürdür ki, İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanlar, günümüz Ukrayna’sının büyük bölümünü işgal ettiğinde Karayların kökeni konusunda, daha açık söylersek bu kavmin Yahudi olup olmadığına dair, ilmi bir komisyon kurdular. Komisyon, Karayların Yahudi kökenli olmadığı sonucuna ulaştı ve böylece Karayların bir kısmı imhadan kurtuldu. Burada 1920-27 yılları arasında Türkiye’de yaşayan Karay cemaatinin önde gelenlerinden ve hayat hikayesi oldukça enteresan olan Süreyya Şapşal’ın önemli rol oynadığı söylenir.
Yaroslaviv Val Caddesinde 7 numaradaki binanın hikâyesi böyle. Belki birçoğumuzun sıklıkla önünden geçtiği Kenesa’nın hikâyesinin altında oldukça renkli tartışmalara sahip bir dünya olsa da diğer taraftan bir kavmin tarihten silinme ile karşı karşıya kalma trajedisi de yatıyor.

Berat Yıldız

Fotoğraflar:
Berat Yıldız

banner

Benzer Haberler

Türkiye ile Ukrayna arasında altı yeni anlaşma imzalandı, işte anlaşma listesi

UkrTürk Editör

Bir zamanlar Simferopol, sene 1970 (galeri)

F.S.Bag

Kiev, Zaparoje, Kherson, Dnipropetrovsk, Odesa, Lviv… THY’nin yeni kampanyası başladı

UkrTürk Editör

Yorum Yazın

İnternet sitemizde kullandığımız çerezler ideal kullanıcı deneyimini hedefleyen farklı görevler üstlenir. Gerekli çerezler, internet sitesinin ziyaret edilebilmesini ve özelliklerinin kullanılmasını sağlar. Performans çerezleri, kullanıcıların sitede gezinme alışkanlıklarını inceleyerek internet sitesinin performansını iyileştirir. İşlevsellik çerezleri, kullanıcıların sitedeki seçimlerini tanıyarak sitede gezinmeyi kolaylaştırır. Pazarlama çerezleri, promosyon ve sosyal medya bilgilerini kullanarak uygun kampanyaları haber verir. Çerez politikamızı inceleyin. Kabul Ediyorum Devamını Oku