T24.com.tr’de, Candan Yıldız’ın kaleminden, Koronavirüs hakkında merak edilenler anlatılmış.
Adı neden Covid-19, nerede ve nasıl çıktı, nasıl yayıldı, farkı ne, nasıl müdahale ediliyor, hangi önlemler önemli, doğru ve yanlış sütunlarında neler yazıyor?
1- ‘Koronavirüsler’ hakkında ne biliyoruz, türün ‘insanları enfekte eden’ son örneği olarak kayıtlara geçen Covid-19 nedir, adı nereden geliyor?
‘Korona’ bir virüs ailesi. Koronavirüsler adlarını, kendilerini “taç” gibi saran protein kapsüllerinden alıyor. “Corona” Latince’de “taç” anlamına geliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO-DSÖ) belirlemesine göre son koronavirüsün adı SARS-Cov-2 / yani Şiddetli Akut Solunum Yetmezliği Koronavirüsü 2, hastalığın adı da Covid-19 (koronavirüs hastalığı 19).
Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus ‘Covid-19’ adının; “corona”nın co’su, “virüs”ün vi’si, hastalık kelimesinin İngilizcesi “disease” sözcüğünün d’sinden ve bildirimin yapıldığı yıl olan 2019’dan türetildiğini söyledi.
Covid-19, koronavirüs ailesi içinde insanları enfekte ettiği saptanan 7. tip koronavirüs olarak kayda geçti.
Bilim insanları genel olarak virüsleri şöyle tarif ediyor: Bir mikro organizma. Tek hücresi bile yok. Bakteriler, mantarlar ve parazitler gibi ışık mikroskobunda görünmezler. Yapılarında genetik madde olarak DNA ya da RNA molekülü ve bunu çevreleyen bir kılıf bulunur. Çoğalmaları için canlı bir ortama ihtiyaç duyarlar. Yaşayabilmeleri için hücre içine girmeleri gerekir. Hücreye yüzeyindeki resöptör, yani algaçlara tutunarak girer. Virüsler, hücre içine girdikten sonra enfekte ediyor. Çoğalıyor ve hücre patlıyor. Başka hücrelere geçiyor. Hastalık böyle başlıyor ve yayılıyor.
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy dünya üzerinde birçok ülkeye yayılan ve ölümlere sebep olan virüsün koronavirüs ailesinden olduğunun, hastalardan alınan örneklerin incelenmesi sonucunda 7 Ocak 2020’de anlaşıldığını söylüyor.
Koronavirüslerin, insanlarda hastalık yapabilen geniş bir virüs ailesi olduğunu belirten Prof. Dr. Haluk Eraksoy, yarasa gibi bazı hayvan türleri arasında dolaşan koronavirüslerin zaman içinde değişim göstererek insana bulaşma yeteneği kazandığını belirtiyor.
Koronavirüsler eskiden beri bilinen, 500 kadar üyesi olan, daha çok hayvanlarda hastalık yaparak ekonomik kayıplara yol açan bir virüs ailesi. 1950’lerden sonra 4 adet Koronavirus’ün insanlarda kısaca “soğuk algınlığı” şeklinde tanımlanan hastalık tablosuna neden olduğu saptandı.
Bu virüslerin insanda ciddi enfeksiyonlara yol açtığı, ilk kez 2002 yılında SARS sorunu yaşandığında görüldü; bir süre sonra da kısaca MERS adı verilen bir diğer koronavirüs enfeksiyonu belirlendi. Her iki hastalık, ölümcüllük özellikleri yüksek olmasına rağmen, küresel yayılım göstermeden sahneden çekildi. SARS’ın kaynağının misk kedileri, MERS’in kaynağının da develer olduğu anlaşıldı.
Genetik bilimci Doç. Dr. Çağhan Kızıl, yeni tip koronavirüs / Covid-19 için şunları söylüyor:
“Covid 19-SARS-CoV2, insanları enfekte ettiğini bildiğimiz bu tip yedinci virüs. Dört tip koronavirüsü (229E, NL63, OC43 ve HKU1) farkında olmadan sürekli enfekte olduğumuz virüs tiplerinden. Gribe benzer semptomları olan bu koronavirüsler hafif semptomlara ve çoğu zaman hiç semptoma yol açmadığı için fark edilmeden atlatılıyorlar. Diğer üç tip Koronavirüs’ü (MERS-CoV, SARS-CoV ve bugün savaştığımız SARS-CoV-2), hayvanları enfekte eden ve sonra insana geçen virüsler. Bu virüslerin, değişime uğradıkları için diğer dört tipten daha güçlü oldukları düşünülüyor. 2002 yılında ortaya çıkan SARS 2004 yılında kontrol altına alındı ve o tarihten sonra başka vaka görülmedi. 26 ülkede 8 bin 98 kişide teşhis edilen SARS-CoV’dan 774 kişi yaşamını yitirdi (yüzde 9,6). Bu sayı, 2012’de 27 ülkede görülen 2 bin 494 MERS-CoV vakasında 858 (yüzde 34,4). Şu ana kadar SARS-CoV-2 için bu oran yüzde 3,4.”
Yeni tip koronavirüsün en belirgin özelliklerinden biri hızlı yayılması.
2- Covid-19’u diğer virüslerden tehlikeli kılan farkları nedir?
Yeni tip koronavirüsün en belirgin özelliklerinden biri hızlı yayılması. Genetik bilimci Prof. Dr. Selim Badur’a göre yeni tip koranavirüs yeni bir antijenik (vücuda girdiğinde antikor oluşmasına yol açan virüs, bakteri, parazit gibi protein yapısında bir madde) tip olması nedeni ile insanlar arasında kendisine karşı gelişmiş bir immünite (bağışıklık) henüz söz konusu değil. Diğer bir tanımlama ile, ilk kez karşılaşan bu yeni etkene karşı hiçbir insanda daha önceden var olan bir bağışıklık yok; bu nedenle virüs çok süratle yayılıyor ve özellikle yaşlı bireyler ile kronik rahatsızlıkları olanlarda solunum güçlüğü, akciğerde ciddi tahribat yaratabiliyor.
Britanya’da Warwick Üniversitesi Yaşam Bilgisi Fakültesi’nden Prof. Dr. Andrew Easton’a göre de, bazen bağışıklık sisteminin çok zayıf olması ya da virüsün bir şekilde bu engeli aşmasını sağlayacak bir başka önemli etkenin söz konusu olması halinde bir virüs, canlı türleri arasında sıçrama yaptığında, bundan sonra neler yapabileceğini önceden tahmin etmek mümkün değil. Virüs, girdiği yeni türün içinde kendine özgü bir yaşam alanı oluşturur ve bu sürecin erken aşamalarında etkileri de ağır olabilir.
Virüsün başka bir canlı türüne sıçrama süreci genellikle mutasyona uğramasıyla başlar. Çünkü girdiği yeni bedende büyüme fırsatını yakalayabilmesi için bir şekilde değişime uğraması gerekir.
3- Salgın ne zaman, nerede, nasıl başladı, ilk tespitler neler?
Yaygın bilgiye göre yeni tip Koronavirüs, Çin’in Vuhan kentinde, canlı hayvanlar ve ürünlerinin satıldığı bir pazarla ilişkisi olan 4 kişide ve burayı ziyaret eden çok sayıda insanda zatürre bulgularının saptanmasıyla 31 Aralık 2019’da gündeme geldi. Dünya üzerinde birçok ülkeye yayılan ve ölümlere sebep olan virüsün koronavirüs ailesinden olduğu, hastalardan alınan örneklerin incelenmesi sonucunda 7 Ocak 2020’de anlaşıldı.
Yaygın olan bu bilgiye karşın, virüsün ABD kaynaklı da olabileceği yolunda soru işaretleri, iddialar ve açıklamalar var. Bu tartışmaya ilişkin olarak Akdoğan Özkan’ın T24’te yayımlanan analizini buradan okuyabilirsiniz.
Elbette, ‘insanlığın ekolojik dengeyi bozması ve giderek artan ölçüde yaban hayatını ihlal etmesi’ diye özetleyebileceğimiz ana etmeni ihmal edersek; virüsün spesifik olarak hangi hayvan türünden insana bulaştığı henüz net olarak belli değil. Saygın bilim dergisi The Lancet’te yayımlanan bir makaleye göre, salgındaki erken vakaların yüzde 30’undan fazlası söz konusu hayvan pazarlarıyla ilişkilendirilememişti; sadece eldeki verilerin çoğunluğu buna işaret ettiği için, “en olası aday” olarak hayvan pazarları gösterilmekte. Bu yüzden bu salgından yarasaları veya yarasa tüketimini sorumlu tutmak daha fazla veri elde edilene dek yanlış olur.
4- Çin’in başlangıçta salgını örtbas ettiği ve önlemleri geciktirerek küresel salgını tetiklediği görüşleri doğru mu?
2019 Aralık ayının sonlarında başlayan vakaları dünya, Çin’in Vuhan kentinde doktorluk yapan Li Venliang’ın adını koyamadığı virüsle ilgili görüşlerini Çin’in mesajlaşma uygulaması Wechat üzerinden doktor arkadaşlarının olduğu grupta paylaşmasının ardından duydu. Venliang, virüsün daha önce salgına yol açan SARS virüsüne benzediğini söylemişti. Ancak Venliang, Çin polisi tarafından “yanlış yorumlar yapmaması” konusunda uyarıldı ve söylenti yaymakla suçlandı.
BBC Çince Servisi’ne konuşan Dr. Li’nin babası Li Şuying, “Oğlumun dedikodu yaptığına inanmadım. Söyledikleri gerçek olmadı mı? Bu hastalık insandan insana bulaşmıyor mu” dedi.
Dr. Venliang daha sonra koronavirüs nedeniyle hayatını kaybetti. Çin hükümeti de bu gecikmenin ardından virüse karşı izlenen politikada hatalar yapıldığını kabul etti.
BBC Pekin Muhabiri Stephen McDonel Çin’deki gelişmelerle ilgili olarak şu yorumu yaptı:
“Dr. Li Venliang’ın ölümü bu ülkede pek çok kişi için üzücü bir olaydı. Çin hükümeti için ise dev bir politik felaket oldu. Bu ölüm Çin Devlet Başkanı Şi Jinping liderliğindeki yönetim ve kontrol sisteminin en kötü yanlarını ifşa etti. Komünist Parti’nin bunu görmemesi için kör olması lazım. Eğer bir salgına verdiğiniz tepki, bunu ilk fark eden doktoru polislerle taciz etmekse sisteminizde büyük bir sorun var demektir. Kentin belediye başkanı, Çin halkının erişmeye hak ettiği bilgileri paylaşmak için merkezden onay almak zorunda olduğunu söylemişti. Şimdi de gündem değiştirmekle görevlendirilen insanlar 1,4 milyar Çinliye Dr. Li’nin ölümünün Komünist Parti’nin acil durumlardaki politikalarını tam olarak yansıtmadığını söyleyecek. Oysa böyle dönemlerde açıklık hayat kurtarabilirken bu tür kısıtlamalar ölümlere yol açabilir.”
ABD Başkanı Donald Trump Pekin’i açıkça suçlayarak ‘Çin virüsü’ ifadesini kullandı. ABD basınında yer alan haberlerde de, virüsün ilk kez ortaya çıktığı Vuhan’ın belediye başkanının, Çin Devlet Televizyonu’nda yaptığı açıklamada, kent yönetiminin salgının patlak verdiği ilk günlerde “zamanında ve tatmin edici” açıklamalar yapmadığını kabul ettiği yazıldı.
Vuhan Parti Sekreteri Ma Guaçiang da “Suçluluk ve utanç duyuyorum. Eğer daha erken tedbirler alsaydık, şimdi durum daha iyi olabilirdi” açıklamasını yaptı. Öte yandan Tayvan lideri Tsai Ing-wen, Çin yönetimine salgının durumu konusunda şeffaf olma ve salgınla ilgili kesin bilgileri Tayvan’la paylaşma sorumluluğunu yerine getirme çağrısında bulundu.
Çin’deki Twitter, Facebook yasakları nedeniyle en çok kullanılan sosyal paylaşım mecrası Weibo kullanıcıları da hükümetin virüs hakkında bilgileri gizli tutmasına tepki gösterdi.
5- Dünya Sağlık Örgütü’nün “Pandemi-Küresel salgın” olarak ilan ettiği koronavirüs başta Çin olmak üzere Asya’da başlamasına rağmen salgının merkezi nasıl Avrupa’ya sıçradı?
Yeni tip koronavirüsün açığa çıkardığı bir gerçek de sınırların küresel krizler ya da salgınlar karşısında anlamını yitirmesi. Nitekim dünya genelinde 123 ülke ve bölgede bu salgın -farklı düzeylerde olsa da- baş göstermiş durumda.
Avrupa kıtasının tamamı bu virüsten etkilendi. Nitekim DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus da, mart ayı ortasından itibaren -günlük bildirilen Covid-19 vaka ve ölüm sayısı Çin’i geçmeye başlayınca- Avrupa’nın yeni tip koronavirüs salgınının merkez üssü hâline geldiğini açıkladı.
Covid-19’un bulaşma zincirinde Avrupa ülkelerinin, özellikle İtalya ve İspanya’nın erken ve köklü önlem almakta gecikmeleri, alınan önlemlerin sınırlı kalması, sağlık alt yapısındaki eksiklikler (tanı merkezlerinin azlığı, genel taramanın yapılmaması vs), toplumsal alışkanlık farklılıklarının getirdiği salgını hafifseme gibi nedenler kıtayı salgının merkezi kıldı. Fransa’da görülen ilk vakaların öyküsünde yeni tip koranavirüsün çıktığı Vuhan kentine giden kişiler olduğu tespit edildi. Sonrasında Koronavirüs salgınının İtalya’da yayılma hızı ve ölüm sayısı Çin’i geçti. İtalya’da vaka sayısının yüksek olmasında, köklü ve yaygın önlem almakta gecikmenin yanı sıra, ülke nüfusunun yaşlı olmasının da etkili olduğu bilim çevrelerince de dillendirildi.
6- Asya’da kaynak ülke Çin ve Güney Kore gibi ülkelerin salgını önemli ölçüde bastırdıkları doğru mu, bunu nasıl başardılar?
Dünya Sağlık Örgütü’ne göre pek çok ülkedeki vaka sayısında kaydedilen artışa rağmen virüsün çıktığı Çin’deki vaka sayısında gerileme oldu.
Çin 2002’de SARS virüsü nedeniyle salgın deneyimine sahip bir ülke. Vaka sayısının artmasından sonra korunma ve salgın zincirini kırma stratejisi uyguladı. Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi (ASBÜ) Yabancı Diller Fakültesi Çin Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyesi Cansu Körkem’in verdiği bilgiler ışığında bu konuda şunlar söylenebilir.
Önce uzman bir ekip virüsün çıktığı Wuhan kentine giderek virüsün varlığını teyit etti. Çinli yetkililer bu kez de virüsün halk arasında ciddi paniğe yol açacağı düşüncesiyle kendi ekibini gözetim altına aldı. Yöneticilerin panik altında aldığı bu kritik kararlar aslında ciddi zararlara neden oldu. Virüs 21 Ocak-3 Şubat arasında kutlanan (Çin’in en önemli bayramlarından biri olan) Yeni Yıl Bayramı’na denk gelmişti. Koronavirüs salgınının böyle kritik bir zamanda ortaya çıkmasının, çözüme yönelik kolay karar alınamamasında önemli rol oynadığı ifade edilebilir.
Diğer yandan Sincan Uygur Özerk Bölgesi, Tayvan, Hong Kong gibi yerlerdeki sorunlar, ABD ile girilen ticaret savaşı Çin’in hızlı ve sert karar alma süresini uzattı. Ancak ölüm vakaları artınca Wuhan’ın bağlı olduğu Hubei eyaleti karantina altına alındı. Sokağa çıkma yasağı uygulandı.
Çin Halk Bankası (Merkez Bankası) virüsle mücadelede finansal tedbirleri yürürlüğe koydu. Hubey (Wuhan’ın bağlı bulunduğu) eyaletindeki bankalara fon aktarılarak virüs için gerekli malzeme tedariki yapacak işletmelere düşük faizli krediler sağlandı. Üniversitelerde eğitimler kısa süreliğine ertelense de internet üzerinden çevrimiçi dersler başlatıldı. Küçük ölçekli işyerlerinin işleyişini desteklemek için 10 gün içinde 600 yasal/yönetsel düzenleme çıkarıldı. Vaka ve ölümlerin görüldüğü bölgeler tırmanış aşamasında kamuoyu ile paylaşıldı.
Bu arada aralarında Türkiye’nin de bulunduğu pek çok ülke Çin’e uçuşlarını durdurdu. Çin bu tedbirleri ‘aşırı’ bulsa da uçuşların azalması da virüsün yayılım hızını azalttı. Salgının en hızlı yayıldığı ülkelerden olan İran ise mart ayına kadar Çin’e uçuşlarını devam ettirdi.
Güney Kore ise mücadele için farklı bir yöntem izledi. Güney Kore’nin vatandaşlar tarafından bilinen karmaşık olmayan ulusal bir sağlık sistemi var. Yani Güney Kore vatandaşları ne yapacağını iyi biliyor. BBC Seul Muhabiri Laura Bicker’in aktardığına göre Güney Kore MERS’den (Ortadoğu Solunum Sendromu) aldığı dersle 17 gün içinde koranavirüs testini geliştirdi. Test kitlerini üretme lisansı 4 şirkete verildi. Haftada 140 bin test yapma kapasitesi yarattı. Günde 15 bin-20 bin kişi ücretsiz olarak test edildi. Covid-19 testi araba kullananlara bile uygulanacak kadar yaygınlaştırıldı. Alınan örnekler 24 saat hizmet veren ve ülke geneline yayılan 96 laboratuvardan birine gönderildi. Sonuçlar da 5-6 saatte alınıp kişi bilgilendirildi. Kore Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Kim Woo-Joo, diyagnostik (teşhis) kapasitenin, salgınla mücadelede anahtar rol oynadığını söyledi. Kore Üniversitesi’nde epidemiolog olarak görev yapan Chun Byung-Chul’un verdiye bilgiye göre de yüksek risk taşıyan kişilere hastanelerde tedavi için öncelik verildi. Hafif semptom gösterenlerin kamuya açık alanlara çıkması engellendi ve anlaşmalı sağlık merkezlerine yönlendirilmesi sağlandı. Şüpheli kişileri gözetlemek için mahallelerde oluşturulan ekipler günde iki defa kontrol yaptı ve bu kişilerin evlerinde kalmaları sağlandı. Karantinaya uymayanlara para cezası uygulandı. Güney Kore aynı zamanda Covid-19 benzeri virüs taşıyan kişilerin bilgilerinin yer aldığı bir uygulama geliştirdi. Söz konusu uygulama sosyal medya üzerinde paylaşılarak, halk uyarıldı. Bu bilgi sayesinde testi pozitif çıkanlarla temas kuranlar/yaşayanlar haberdar edildi. Güney Kore, başta kitlesel test/hızlı sonuç ve diğer kontrollerle salgını önlemekte büyük bir yol kat etmiş oldu.
Salgının Çin’den sonraki merkezi Avrupa olmasına karşın Almanya da, çok yaygın test/kit kullanımı, organize sağlık sistemi ve etkili izolasyonla salgına karşı mart ayının üçüncü haftası itibarıyla büyük başarı sağladı.
7- İtalya, en sık ölümlerin yaşandığı ülke haline nasıl geldi?
İtalya’daki vaka ve ölüm oranı Koronavirüs’ün ilk görüldüğü Çin’i geçti. Bunun nedenleri konusunda farklı açıklamalar yapıldı. Önlemde gecikilmesi, sosyal izolasyon uyarılarına uyulmaması, vakaların daha çok kuzeyde görülmesinin ardından insanların güneye göç etmesi, tanı testlerinin yaygın olmaması, nüfusun yaşlı olması nedenler arasında gösterildi. Ülkede ortalama yaşam süresi kadınlarda 85,3 yıl, erkeklerde 81 yıl. Nüfusun yaş ortalaması da 45,7. İtalya’da 65 yaş üzerindekiler, toplam nüfusun yüzde 23,1’ini oluşturuyor. Salgının tırmanması ve ölümlerin artmasının ardından ülkede karantina uygulandı. Sosyal izolasyon konusundaki duyarsızlığa bir belediye başkanı (Gianfilippo Bancheri) isyan etti ve “Bir sürü insan çıkmış piknikte mangal yakıyor. Siz dalga mı geçiyorsunuz!” dedi.
Virüsten en çok etkilenen bölgesi Lombardiya olan İtalya’da koronavirüsün ilk görüldüğü günlerde, belirti göstermese de, riskli görülen kişilere de test yapılıyordu, ancak daha sonra yalnızca semptom gösterenlere test yapılmaya başlandı. Milano’daki Luigi Sacco Hastanesi Bulaşıcı Hastalıklar Departmanı Müdürü Massimo Galli, yalnızca semptomları olan kişilere test yapılması nedeniyle vaka sayısının bilinmediğini ve yayılımın muhtemelen belirlenenin çok üstünde olduğunu söyledi.
İtalyan Anestezi, Analjezi, Resüsitasyon ve Yoğun Bakım Koleji, koronavirüs krizi nedeniyle hastanelerin kapasitesinin talebe yetmemesi halinde “felaket tıbbı” tedbirleri alınması gerekeceğini belirtti.
Bu tedbirler arasında, yoğun bakıma alınacak hastalar arasında seçim yapmak, gerekirse “hayatta kalma şansı daha yüksek olanların seçilmesi” de sayıldı. Yoğun bakıma kabul için gerekirse bir yaş limiti koyulabileceği belirtildi.
8- Türkiye’de aralık ayından itibaren hangi önlemler kamuoyuyla paylaşıldı?
6 Ocak’ta Sağlık Bakanlığı bünyesinde bir operasyon merkezi, 10 Ocak’ta da YÖK ve 12 üniversiteden akademisyenin katılımıyla Bilim Kurulu oluşturuldu.
20 Ocak’tan itibaren, hastalığın görüldüğü Çin’in Wuhan şehri, Honkong, Hindistan, Endonezya, Malezya, Myanmar, Filipinler, Singapur, Tayland, Tayvan, Amerika, Rusya ve Vietnam’dan gelen yolcular Türkiye’ye girişte taramadan geçirilmeye başlandı.
27 Ocak’ta, Dışişleri seyahat uyarıları yapmaya başladı.
1 Şubat’ta, Çin’in Wuhan kentindeki Türk vatandaşları askeri bir uçakla Türkiye’ye getirildi. Karantinaya alınan yolcularda virüs tespit edilmediği açıklandı.
3 Şubat’ta, Çin’e tüm uçuşlar durduruldu
23 Şubat’ta hastalığın ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı İran’dan hava, kara ve demiryolu geçişleri kapatıldı.
27 Şubat’ta İran, Irak ve Gürcistan’la olan 8 sınır kapısında sahra hastaneleri kuruldu.
29 Şubat’ta İtalya -Türkiye arasındaki yolcu trafiği durduruldu.
2 Mart’ta, umreden dönenlere 14 gün evden çıkmamaları ve ziyaretçi kabul etmemeleri tavsiye edildi. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş umreye giden 21 bin kişinin tamamının 14 Mart’ta tamamen Türkiye’ye dönmüş olacağını açıkladı. Ancak hem salgına rağmen umre trafiğine izin verilmesi, hem de umreden dönenlerin güvenilir bir şekilde karantinaya alınmaması süreçteki en büyük zaaflardan biri olarak tartışma konusu oldu.
6 Mart’ta, son 14 gün içerisinde İtalya’da bulunan yabancı uyruklu kişilerin Türkiye’ye girişi yasaklandı. Türkiye vatandaşları için ise 14 günlük ev karantinası zorunluluğu getirildi.
10 Mart gece yarısı, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca Türkiye’de ilk vakanın görüldüğünü açıkladı. Bakan Koca kişinin erkek olduğu ve “Avrupa teması” bulunduğu dışında bilgi vermedi.
12 Mart’ta okulların tatil edileceği ve spor müsabakalarının seyircisiz oynanacağı duyuruldu. Haziran ayında yapılacak lise ve üniversiteye giriş sınavları ertelendi.
13 Mart’ta Almanya, Fransa ve İspanya dâhil 9 Avrupa ülkesi ile olan havayolu ulaşımı durduruldu. Hastanelere ziyaretçi sınırlaması getirildi. Kamuda çalışan hamilelere, süt izninde olanlara, engellilere ve 60 yaş üzeri personele 12 gün idari izin verildi. Özel kreşleri, gündüz bakımevleri, özel çocuk kulüpleri tatil edildi Kışlalardaki askerlerin çarşı izinleri durduruldu. Bedelli askerlik celpleri, askeri tatbikatlar ertelendi. Ceza-infaz kurumlarındaki görüşler ile nakillere ara verildi. Tutuklu ve hükümlüler için haftada 2 kez 10 dakika telefonla konuşma düzenlemesi yapıldı.
13 Mart’ta Hakimler ve Savcılar Kurulu acil olmayan duruşmaların ve diğer adli işlemlerin ertelenmesi için adliyelere yazı gönderdi. Kültür-sanat faaliyetleri nisan sonuna kadar ertelendi. İlaçları rapora bağlı yaşlıların ve kronik hastalığı olanların, rapor süresi bitiminde hastaneye gitmeden ilaçlarını almaya devam edebilmeleri sağlandı. Salgınla birlikte ürünleri fahiş fiyatlarla satanlara yönelik denetim ve etkinleştirildi.
14 Mart’ta, umreden dönen bir vatandaşı yeni vaka olarak kayıtlara geçti.
15 Mart’ta, umreden dönenler öğrenci yurtlarında karantinaya alındı. Bazı yurtlardan kaçmak isteyenler oldu. Bar, gazino, gece kulübü gibi eğlence yerleri ile müze ve kütüphanelerin faaliyetleri durduruldu.
16 Mart’ta uçuşların durdurulduğu ülkelerden gelenlere 14 gün karantina uygulaması başlatıldı.
Diyanet İşleri cuma namazlarının ve vakit namazlarının cemaatle kılınmayacağını, sadece bir iki kişinin camilerde namaz kılabileceğini açıkladı. İnsanların toplu olarak bulunduğu kahvehane, kafe, sinema, tiyatro, konser salonu, düğün salonu, hamam, spor salonu, internet kafe, kapalı çocuk oyun alanı, taziye evi gibi mekanlar geçici olarak kapatıldı.
Sağlık Bakanı Koca, Covid-19 test laboratuvarlarının sayısının kademeli olarak artırılarak 18’e yükseltildiğini açıkladı. Bilim Kurulu bu sayının daha sonra 36’ya çıkarıldığını açıkladı.
17 Mart’ta İngiltere ve Suudi Arabistan’ın da aralarında bulunduğu 6 ülkeye daha uçuş yasağı konuldu.
18 Mart’ta Cumhurbaşkanı Erdoğan ekonomik önlem paketini açıkladı. 65 yaş ve üstü kişilere ücretsiz maske ve kolonya dağıtılacağını, en düşük emekli aylığının 1.500 liraya çıkarıldığını duyurdu.
Kitlesel işsizlik riskine karşı istihdam teşviki, vergi düzenlemeleri ve doğal gaz, elektrik, su faturaları konularında bir hüküm içermeyen paket kapsamında “insanlardan evlerinden çıkmaması istenirken seyahati özendirecek şekilde hava yolu taşımacılığında KDV’nin yüzde 18’den yüzde 1’e indirilmesi, 500 bin liranın altındaki konut satışlarının teşvik edilmesi” tartışma yarattı.
21 Mart’ta 65 yaş ve üzeri kişilerin sokağa çıkmasına sınırlandırma getirildi. Tarım ve Orman Bakanlığı “Milli parklarda, ormanlarda ve bakanlığa bağlı park ve bahçelerde mangal yakılmasını yasakladı. İçişleri Bakanlığı asker uğurlamalarını geçici olarak yasakladı. Yeni tip Koronavirüs salgınından önce 127 ülkede 319 şehre sefer düzenleyen ve Genel Müdür Bilal Ekşi’nin ifadesiyle “dünyada en çok ülkeye uçan hava yolu şirketi” Türk Hava Yolları; Hong Kong, Moskova, Addis Ababa, New York, Washington hariç tüm yurt dışı seferlerinin 17 Nisan’a kadar durdurdu.
Türk Tabipleri Birliği bu süreçte sık sık yeterli sayıda malzeme ve tanı kiti yetersizliğine işaret etti, salgınla ilgili durumun şeffaf biçimde paylaşılması gerektiğini açıkladı.
9- Salgına karşı önlemler konusunda Türkiye’de kaygı yaratan hangi gelişmeler oldu?
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş 2 Mart’ta 21 bin kişinin umrede olduğunu ve aşamalı olarak Türkiye’ye döneceğini açıkladı. Ancak ilk dönenlere devlet karantina uygulamadı. O kişilere evlerinden 14 gün boyunca çıkmamaları ve ziyaretçi kabul etmemelerinin tavsiye edilmesiyle yetinilince salgın konusunda en önemli zaafın doğduğuna ilişkin eleştiriler yapıldı. 14 Mart’tan sonra umreden dönenler karantinaya alındı.
Koronavirüs tanı laboratuvarlarının sayısı kademeli olarak artırıldı. 36 olarak açıklanan bu tanı laboratuvarları merkezi olarak Sağlık Bakanlığı’na bağlı. Ancak Türk Tabipleri Birliği bu sayının yetersiz olduğunu, yaygın test yapılmadığını, testlerde hata payının olabileceğini, bu nedenle de şüpheli kişilerin mutlaka akciğer tomografisinin de çekilmesi gerektiğini açıkladı.
21 Mart’ta 65 yaş ve üzerinde olanlar ile kronik rahatsızlığı bulunanların sokağa çıkmaları sınırlandırılmasına karşın, diğer yaş gruplarına ilişkin sınırlandırma getirilmemesi tartışma yarattı. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 22 Mart akşamı düzenlediği basın toplantısında “neden sokağa çıkma yasağı ilan edilmediği” sorusuna, “Herkes kendi olağanüstü hâlini ilan edebilir. Bunu mutlaka devlet tarafından ilan edilmesi gerekmiyor” ifadesini kullandı.
Özetle; yaygın test kiti ve sayısının azlığı, solunum cihazında yetersizlik, istihdamı, dar gelirlileri ve işletmeleri destekleyecek etkili önlem açıklanmaması, sosyal izolasyonda zorlayıcı tedbirlere başvurulmaması, cemaatle kılınan namazlara son verilmesinde geç kalınması, umre dönüşlerinde etkili karantina uygulanmaması ve başta futbol olmak üzere spor müsabakalarının ertelenmesinde yavaş davranılması başlıca eleştiri konuları arasında yer aldı. Nitekim, Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim de, maçların ertelenmemesini eleştirdikten 8 gün sonra (22 Mart) yeni tip korona virüse yakalandığını duyurdu, kızı Merve tepkisini sosyal medyadan “Allah belanızı versin” sözleriyle duyurdu.
10- Koronavirüste özel risk grupları var mı?
Uzmanlar yaşlılar ile kronik (süreğen) hastalıkların (astım, diyabet, kalp veya akciğer hastalıkları gibi) varlığının, virüs enfeksiyonunun daha ağır seyretmesine neden olduğu konusunda aynı fikirde.
Ancak bu durum, virüsün, bu gruplar dışında da etkili olmadığı anlamına gelmiyor.
Koronavirüs nedeniyle oranları düşük olsa da 50 yaş altı, 40 yaş altı ölümler de görüldü. DSÖ Genel Sekreteri, gençleri, “Virüse karşı yenilmez değilsiniz” sözleriyle uyardı.
Türk Tabipleri Birliği koronavirüs hastaları ile temasta olan sağlık çalışanlarının da risk altında olduğunu belirterek Sağlık Bakanlığı’na mektup yazdı. TTB mektubunda, “Hekimlerden birliğimize kişisel koruyucu malzemelerin yeterli düzeyde olmadığı konusunda yoğun yakınmalar gelmektedir. Sağlık çalışanlarının COVID-19 hastalığından korunamaması ileride salgınla mücadeleyi aksatabilecek risk etkenlerinin başında yer almaktadır. Sağlık kuruluşlarının yeterli koruyucu ekipman sağlamadan sağlık çalışanlarını COVID-19 şüphesi/kanıtı bulunan hastalara hizmet vermeye zorlamaması ve sağlık kuruluşlarındaki koruyucu donanım eksikliklerinin bir an önce giderilmesi en öncelikli taleplerimizdendir” dendi.
Bu ‘yakınmaları’ doğrulayan açıklama İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden Prof. Erbuğ Keskin’den geldi. Keskin ‘malzeme eksiğimiz çok’ diyerek İstanbul Tıp Fakültesi Vakfı’nın banka hesap numarasını paylaştı.
Koronavirüs nedeniyle oranları düşük olsa da 50 yaş altı, 40 yaş altı ölümler de görülmedi değil.
11- Koronavirüs salgınına karşı başlıca önlemler neler?
Türk Tabipleri Birliği ile Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’nün paylaştığı başlıca önlemler şöyle:
Hasta insanlarla temastan kaçınılmalıdır. Mümkünse en az 1, tercihen 2 metre mesafe korunmalıdır.
Eller sık sık, özellikle hasta insanlar veya çevreleriyle temas ettikten sonra sık sık yıkanmalıdır.
Eller yıkanmadan ağız, burun ve gözlerle temas edilmemelidir.
Eller, en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkanmalı sonrasında kurulanmalıdır.
Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmak zorunlu değildir, normal sabun yeterlidir.
Sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptiği veya kolonya kullanılmalıdır.
Elde görünür bir kirlenme olmadığı sürece el antiseptikleri, el yıkama kadar etkilidir. Ancak elde görünür bir kirlenme olduğunda ellerin mutlaka, 20 saniyeden az olmamak koşuluyla, sabunla yıkanması gerekir.
Maske ne zaman kullanılmalı?
Sağlıklı kişilerin maske kullanmasına gerek yoktur.
Herhangi bir viral solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte olan kişinin öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağzını tek kullanımlık kâğıt mendil ile örtmesi, kâğıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içini kullanması gereklidir. Hasta kişilerin mümkünse kalabalık yerlere girmemesi, eğer girmek zorunda kalınıyorsa tıbbi maske kullanması önerilmektedir. Maske çıkarıldığında hemen çöpe atılmalı ve eller yıkanmalı veya antiseptikle temizlenmelidir.
Hasta olmayan kişilerin maske kullanmasına normalde gerek yoktur. Sadece yeni koronavirüs hastalığını geçirenlerle temas edenlerin (sağlık çalışanları, hasta ile aynı evde yaşayanlar) maske takması gerekmektedir. Bu durumlarda kullanılacak maskelerin cerrahi/basit/tıbbi maske olması yeterlidir.
N95 veya FFP2 türü özel maskeler sağlık çalışanları tarafından sadece özel koşullarda (hastanın solunum cihazına bağlanması gerektiğinde vb.) kullanılmalıdır.
Eldiven giymeli mi?
Hayır. Eldiven, sadece sağlık çalışanları tarafından hastanın bakımı ve muayenesi sırasında kullanılır. Sağlık çalışanları dışındaki kişiler eldiven kullanmamalıdır. Bunun en önemli nedeni, eldivenlerin uygun şekilde kullanılmadığı durumda hastalığın daha çok yayılmasına neden olmasıdır.
Eldivenlerin uygun kullanımı, sağlık çalışanlarına verilen eğitimlerle sağlanmaktadır. Sağlık çalışanları dışındaki kişilerin eldiven kullanması uygun değildir.
12- Evde izolasyon/sosyal mesafe koşullarında tavsiye edilen önlemler neler?
İşten, alışverişten, hastaneden ya da başka bir nedenle sokağa çıkıp eve döndükten sonra dikkat edilmesi gerekenleri Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Esin Şenol şöyle anlattı:
Evler sık sık havalandırılmalı.
Dışarıdan geldikten sonra eller mutlaka yıkanmalı.
Dışarıdan geldikten sonra duş almak önemli.
Dışarıdan geldikten sonra temas edilen bütün yüzeylerin (kapı kolları, elektrik düğmeleri, market alışverişinde kullanılan poşetler vb.) enfekte olduğu varsayılmalı eller yıkanmalı.
Dışarıdan geldikten sonra kıyafetler çıkarılıp havalandırılmalı.
Dezenfektan jellerin cildi kurutma özelliği nedeniyle genellikle sabun tercih edilmeli.
Çöp ya da sipariş almaya gelen kişilerle 1 ya da 1,5 metrelik mesafe korunmalı, olası temas sonrası eller yıkanmalı.
Sürekli evde kalanlar da normal zamanlardaki gibi çöpü attıktan sonra, gıdalara dokunmadan önce ellerini yıkamalı.
13- Salgında can kaybı/tedavi oranları nasıl gözleniyor?
Sağlık Bakanlığı bünyesinde ‘Bulaşıcı Hastalıkların İhbarı ve Bildirim Sistemi’ bulunuyor. İhbar ve bildirim konusundaki düzenlemeleri Sağlık Bakanlığı Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü yapıyor.
Bildirimi zorunlu hastalıkların ihbarı ve bildiriminden sağlık hizmeti veren bütün kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek kişiler ve özel kuruluşlar sorumlu. Kolera, epidemik tifüs, veba, sarı humma, kuduz gibi 51 adet bildirilmesi zorunlu hastalık var. Koronavirüs de “epidemik” kategorisine giriyor.
Türkiye’de şu ana kadar vaka ve ölüm rakamlarının açıklaması sadece Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından yapıldı. Bakan kocanın açıklamalarında tedavi sayıları yer almadı. Ölümler ya da vakalar konusunda il ya da bölge açıklanmadığı için Türkiye haritası da şu ana kadar oluşturulamadı.
Ancak salgına ilişkin küresel vakaları canlı olarak yayınlayan Johns Hopkins Üniversitesi verilerine göre, 22 Mart Türkiye saati ile 22.00 itibarıyla 168 ülke ve bölgede 367 bin 457 koronavirüs vakası teşhis edildi, bu hastaların 16 bin 113’ü hayatını kaybetti, 100 bin 879 hasta iyileşti.
Yaş gruplarına göre oranlar değişmekle birlikte, Johns Hopkins Üniversitesi tablosunda 22 Mart itibarıyla hastalanan kişilerde ölüm oranı yüzde 4,38. Ancak tespit yapılmadan hastalığı atlatanlar, hastaneye gitmeden iyileşenler, herhangi bir şekilde kayda girmeyip iyileşenlerin tabloda ortaya çıkan ölüm oranını düşürdüğünün altını çizelim.
14-Koronavirüs nasıl teşhis ediliyor, test sonuçları önce pozitif çıkan hastaların sonra negatif, sonra yine pozitif sonuç verme ihtimali var mı; bir kişi ilk vakayı atlattıktan sonra tekrar virüse yakalanabilir mi?
Covid-19 Sağlık Bakanlığı’na bağlı laboratuvarlarda test ediliyor. Test kitinde 3 aşamalı yöntem uygulanıyor. Önce hastanın boğaz ve burnundan sürüntü şeklinde örnek alıyor. Bu daha sonra nükleik asit, yani taşıma sıvısı içeren tüplere konuyor ki genetik bilgiyi taşıyan molekül yapı bozulmasın. Sonra bu tüp laboratuvara gönderilip analiz ediliyor. Ancak uzmanlar testlerin sağlıklı sonuç verebilmesi için virüsün belli bir miktarda olması gerektiğini söylüyor. Çünkü virüsün bulunamadığı ama semptomları devam eden vakalar var.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, eski Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman’ın koronavirüs nedeniyle ölmesinin ortaya çıkmasının ardından, can kayıpları arasında sayılmamasının gerekçesini “Test sonuçları önce negatif çıktı, daha sonra yapılan testte pozitif çıktı” sözleriyle açıkladı. Koca, test sonucu önce negatif, sonra pozitif, bir süre sonra negatif çıkan vakalar bile olduğunu” söyledi.
Sağlık Bakanlığı ayrıca online ‘koronavirüs’ semptomlarını değerlendiren ve ön değerlendirme sonucunda tavsiyede bulunan bir sistem kurdu. Ancak bu online sistemde sonuçlar “sadece öneri niteliği” taşıyor. Yani kesin sonuç veren bir sistem değil.
Japonya’da da iyileştiği açıklanan bir koronavirüs hastasının testlerinin yeniden pozitif çıktığı açıklanmıştı.
Diğer yandan BBC’ye konuşan Leeds Üniversitesi öğretim üyesi, viroloji uzmanı Prof. Mark Harris, yeniden enfeksiyonun çok olası olmadığını ancak bilimsel literatürde hayvanlarda; özellikle de yarasalarda tekrar eden koronavirüs vakaları olduğuna ilişkin veriler olduğunu söyledi.
Brighton ve Sussex Tıp Fakültesi’nden Prof. Jon Cohen de bu sorunun yanıtının henüz kesin olarak bilinmediğini, genel anlamda diğer viral enfeksiyonlara dayanarak hastalığa yakalanan bir kişinin bağışıklık geliştireceğinin ve yeniden aynı hastalığı geçirmeyeceğinin öngörüldüğünü aktardı. Ancak Cohen’e göre her zaman istisnalar olabilir.
15- Tedavi imkânı, aşı geliştirilmesi dışında kesin bir çözüm var mı?
Covid-19’a özgü bir tedavi henüz geliştirilmiş değil. Ana tedavi, semptomatik (belirtilere yönelik) tedavi olarak görülüyor.
Erken teşhisin önemli olduğunu vurgulayan uzmanlar Çin’de binlerce vakanın tedavi edildiğine işaret ediyor.
DSÖ verilerine göre yeni tip koronavirüse yakalananların yüzde 80’i, hatta yüzde 85’i özel bir tedaviye ihtiyaç duymaksızın hastalığı atlatabiliyor. Ancak hastalığın ağır seyrettiği durumlarda insanların solunum sorunları yaşadığı biliniyor.
Yeni tip koronavirüse karşı aşının ilk testleri yapılmaya başlanmasına karşın, DSÖ aşı konusunda 1 yıldan önce sonuç alınmasını mümkün görmüyor.
Bilim çevreleri aşının bulunmasının en kolay aşama olduğunu, asıl zorlu sürecin aşının denenmesi ve klinik süreçte test edilmesi olduğunu söylüyor.
Covid-19 aşısının 2021’in ortalarında bulunabileceği yaygın beklenti ve/veya umut. Ancak aşı geliştirmeye çalışan çeşitli ilaç firmaları bu sürenin daha kısa olabileceğini savunuyor.
Diğer yandan Dünya Sağlık Örgütü, aşı testlerinin dışında dünyanın dört bir yanındaki araştırmacılara, deneysel ilaçları sistematik olarak değerlendirmelerini önerdi. Bu önerinin alt yapısı vardı. Örneğin Avustralya’nın Queensland eyaletindeki Klinik Araştırma Merkezi uzmanları sıtma ve HIV tedavisinde kullanılan iki ilaçtaki etken maddelerin kombinasyonunun yeni tip koronavirüsü laboratuvar tüplerinde etkisiz hale getirdiğini duyurdu. İlaçlardan birinin ülkedeki ilk pozitif vakalardan birine verildiği ve bu kişide virüs izinin kalmayarak tamamen iyileştiği açıklandı.
16- Peki koronavirüs tanısı konanlara hangi müdahaleler yapılıyor?
Ağır koronavirüs vakalarında virüs akciğerlerde iltihaplanmaya yani zatürreye yol açabiliyor. Yani bu vakalara zatürre tedavisi uygulanıyor. Sadece bakteriyel enfeksiyonlardaki gibi antibiyotik kullanılmıyor. Yeni tip koronavirüs bir bakteri olmadığı için antibiyotikler etkili olamıyor. Solunum zorluğu çeken hastalara oksijen veriliyor. Hasta kötüleştiğinde suni solunum cihazına bağlanıyor. Tedavi sırasında hastalar virüsün yayılmasını önlemek amacıyla izole ediliyor.
Daha hafif koronavirüs vakalarında, örneğin tansiyon sorunu yaşayan hastalarda veya ishalin görüldüğü vakalarda hastaya damar yoluyla serum verilebiliyor. Ağrı kesici de semptomların giderilmesi için kullanılan ilaçlar arasında. Ancak, bir süre ateş seviyesinin izlenmesi için ağrı kesici verilmeyebiliyor.
Her virüs gibi koronavirüste de bağışıklık sistemini güçlü tutmak (yeterli ve kaliteli uyku, dengeli beslenme ve fiziksel aktivite) önemle vurgulanıyor. Bu çerçevede sigara ve alkol kullanımına karşı yaygın/yoğun uyarılar yapılıyor.
17- Koronavirüs konusunda doğru bilinen yanlışlar neler?
Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü ve Koronavirüs Bilim Kurulu açıklamaları ışığında yanıt verelim:
Sirke kullanmak Koronavirüs’ten korumaz. – Burnu tuzlu suyla düzenli olarak yıkamak yeni tip koronavirüs enfeksiyonundan korumaz. – Koronavirüsün Türk genine etki etmediği genetik bilimciler tarafından ‘safsata’ olarak yorumlanıyor.
Evcil hayvanlardan Covid-19 bulaştığı bilgisi kesin bilgilerle doğrulanmış değil. Şu ana kadar yapılan çalışmalarda evcil hayvanlardan insanlara Covid-19 geçişi saptanmadı. Ancak uzmanlar evcil hayvanlarla temas sonrası ellerin su ve sabunla yıkanmasını öneriyor.
Covid-19’un sadece yaşlıları etkilediği doğru değil. Hastalığı ağır geçirme olasılığı, yaş ilerledikçe artıyor. Özellikle 60 yaş üzerindeki bireylerde risk artıyor, 40 yaşın altında binde 2 olan ölüm oranı 80 yaşın üzerine çıkıldığında yüzde 15’e ulaşabiliyor. Ancak bu doğrular, diğer yaş gruplarının da koronavirüse karşı risk altında olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Bu yönde iddialar öne sürülse de, Covid-19’un laboratuvar ortamında hazırlanmış bir virüs olduğu kesin bilgilerle saptanmış değil. Uzmanlar virüs için, ‘mikroorganizmaların geçirdikleri doğal basamaklar sonucu topluma yayılmıştır’ görüşünde.
‘Covid-19 için aşı geliştirildi ancak henüz piyasaya sürülmedi’ bilgisi de doğru değil. Henüz kullanabilecek bir aşı olmamakla birlikte devam eden 30 civarında bilimsel çalışma bulunuyor. Ancak bağışıklık sistemi ile koronavirüsler arasındaki karmaşık ilişki yeterli ölçüde aydınlatılamamış olduğundan ilk adımda geliştirilecek aşıların ne kadar ve ne süreyle etkili olacağı bilinmiyor.
18- Koronavirüs evcil hayvanlardan insanlara, insanlardan evcil hayvanlara bulaşabilir mi?
Türk Veteriner Hekimler Birliği Başkanı Ali Eroğlu, “Hastalığın yayılmasında köpeklerin bir rol oynadığına veya köpeklerin bu hastalığa yakalandıklarına dair hiçbir kanıt yoktur” diyor.
Eroğlu, “Covid-19 yayılmasının sebebi insandan insana bulaşmasıdır. Evcil kedi ve köpeklerden insanlara Covid-19 bulaşamayacağını, ancak virüsün insanlardan onlara geçebileceğini’ söylüyor. Uzmanlar yine de, hayvanlarla temastan sonra başta el yıkamak olmak üzere temizliğe dikkat etmenin bir zararı olmadığını söylüyor.
19- Virüsün havaların ısınmasıyla birlikte etkisini yitirebileceği görüşü hangi ölçüde doğru, salgının ne kadar sürmesi ve tekrarlanması ihtimali var?
Genetik bilimci Prof. Selim Badur’a göre bu bilgi doğru değil. Çünkü, aynı anda farklı mevsimlerin sürdüğü iki yarımküre de bu salgından etkilendi.
Prof. Badur; Singapur, Tayland, Brezilya ve Avustralya’daki vakaları örnek gösteriyor.
Uzmanlar salgının ne zaman biteceğine ya da tamamen bitip bitmeyeceğine ilişkin olarak henüz net olarak konuşamıyor. Ancak yeni tip koronavirüs salgınının kontrol altına alınabilmesinin aşıya, virüse karşı belirli sayıda insanın bağışıklık kazanmasına ve toplumun/davranışların daimi olarak değişmesine bağlı olduğunu söylüyor.
20- Koronavirüs salgını; neden ve nasıl 1929 ekonomik buhranı, 2. Dünya Savaşı gibi ekonominin tarihsel krizleriyle karşılaştırılacak ölçüde küresel ekonomiyi tahrip ediyor?
Yeni tip koronavirüs salgınının etkileri küresel çapta bir sağlık krizinin ötesine geçti. İlk adımda küresel hammadde/yarı mamul madde tedarikçisi Çin’deki üretim daralması dünya ekonomisini tökezletti. Tedarik zincirindeki kopuklukla başlayan ekonomik kriz, işyerlerinin kapanması, birçok sektörde üretimin durması ve toplu izolasyon ve belirsizlikle büyüdü.
Ekonomistler 29 Büyük Buhranı’na atıfla dünya ekonomisinin resesyona (durgunluk) girebileceğini, hatta girmekte olduğunu söylüyor. Uluslararası Çalışma Örgütü’nün tahminlerine göre, sadece bu salgın nedeniyle ilk dalgada 25 milyon insan işsiz kalabilir. Covid-19, insanlığı durgunluk ve dünya ekonomisinin küçülmesi ve kitlesel işsizlik tehdidiyle de karşı karşıya bırakmış bulunuyor.
Dünya borsaları büyük değer kaybetti. Wall Street ani düşüşleri önlemek için işlemleri kısa bir süre askıya aldı.
Elektronik, otomotiv, turizm, taşımacılık gibi alanlarda üretim ve hizmet sistemleri aksadı. Özellikle hava ve kara taşımacılığındaki yolcu hacmi hızla düştü.
ABD Merkez Bankası Koronavirüs yüzünden faizleri sıfıra indirdi. Avrupa Merkez Bankası 820 milyar dolarlık ek tahvil alım programı başlattı. Hane ve şirketlere ucuz kredi verebilmeleri için bankalara ucuz para sağlamanın adımıydı bu.
Koronavirüs salgını, petrol piyasalarındaki yüksek stok ve düşük talep sorununu daha da ağırlaştırdı.
Avrupa kıtasının güçlü ekonomisine sahip Almanya’nın başbakanı Merkel bu salgını 2. Dünya Savaşı’na benzetti.
Koronavirüs’ün ekonomide neden olacağı yıkıma karşılık ülkeler birer birer destek paketlerini açıkladı. Harcama bütçeleri oluşturdu.
https://t24.com.tr/haber/turkiye-de-koronavirus-kaynakli-olum-sayisi-37-ye-vaka-sayisi-1529-a-yukseldi,868276
T24.com.tr