ajle
ajle
Ukrayna'dan Haberler
Diğer Günlük Yaşam Haber Kültür Sanat Ukrayna - Türkiye

Tarihin içinden; Ortaylı’nın Ukraynalı bilgin Pritsak hakkındaki yazısı, “onu dinlemek bir kazançtı”

pritsakProf. Dr. İlber Ortaylı, Ukraynalı tarihiçi Omelyan Pritsak hakkında 2006 yılında kalema aldığı yazıyı paylaşıyoruz:

“Ukraynalı tarihçi Omelyan Pritsak artık nesli tükenen Avrupalı bilginlerdendi.

Onu dinlemek bir kazançtı. Aslında o Allah’ın Türk milletine gönderdiği hediyelerdendi

Omelyan Pritsak Galiçya’nın Druhobiç kazası Zerna köyünden; şarkiyat ve Türkiyat dünyasının yakından tanıdığı, Slav ilimleri ve Bizans uzmanlarının daha da yakından bildiği ünlü bir bilgin. Nazariyeleri tartışma yaratmış ama kendisine kızanlar dahi saygı göstermişler zira hiçbir zaman kolay yutulur lokma olmamış, ezbere konuşmamış.
1919 yılının 7 Nisan günü o zaman Polonya Galiçya’sı olan Batı Ukrayna bölgesinin başkenti Lviv civarında ismi geçen Zerna köyünde doğmuş. Babası Ukrayna Cumhuriyeti ordusunun saflarında Polonyalı Mareşal Pilsutski’nin ordularına karşı çarpışırken ölenlerden.
Lviv’in adı birkaç yıl önce Lemberg’di. Buna rağmen Avusturya İmparatorluğu’nun fakir Galiçya eyaletinin başkentine Küçük Viyana derlerdi. Mezkur imparatorluğun bölgesel başkentleri şaşaalı, köyleri ise sefildi. Lemberg’in de operası güzeldi, kafeleri şıktı, tüccar ve aydınlar Viyana-Budapeşte modeli üzere yaşarlardı, hepsi bu. Huzursuz bölgeydi. Ukraynalılar, Alman Avusturyalılar ve Polonyalılarla çekişirdi. Polonyalılar da Alman ve Ukraynalılarla kapışırdı. Ve hepsi birden bölgenin Yahudilerinden nefret ederdi.
Galiçya 1914-18 arası savaş alanı oldu. Doğrusu Ruslar, Avusturya ordusunu fena sıkıştırıyordu. İyi donanımlı fakat kötü savaşçı Avusturya ordusunun yardımına Almanlar koştu. O yetmezmiş gibi kendisine sorulmadığı halde Enver Paşa aslan gibi bir kolordumuzu da yolladı. Ama öte yandan efsane de gerçekleşti: “Türk süvarileri atlarını Vistül Nehri’nden geçirdiler ve Polonya özgür oldu.”

Polonyalı gibi yetişti
Omelyan Pritsak, bu sefer Polonya baskısı altında can çekişen Batı Ukrayna’da dünyaya geldi. Ailesi onun Polonyalı gibi yetişmesine gayret ediyordu ve Polonez Lisesi’ne yollamışlardı. Ama oradaki Polonyalı hocaların şoven tutumundan dolayı Ukrayna milliyetçiliği uyandı. Genç Pritsak, Ukraynalı tarihçi Hruşçevski’yi, sonra Ukrayna’nın ünlü Türkoloğu Krimsky’i okudu. Her ikisi de Ukrayna’nın oluşumunda, Slavlık ve Germenlik kadar Moğol-Türk ve İslam dünyasının rolü üzerinde duruyordu.
Doğu Avrupalı Türkologların Batı Avrupalı Türkologlardan farkı şudur: İkinciler egzotik saydıkları bir dünyaya Katolik eğitimin etkisiyle bakagelmişlerdir. Orada sadece Yahudiler Türk dünyasına sıcak bakarlar. Doğu Avrupalı Türkologlar için ise bizim dünyamız gerilimli bir yaklaşımla da olsa, kendi kimliklerinin parçasıdır.

Sakin ve inatçıydı
Pritsak da Ukrayna’yı açıklamak için Türk dünyasına, Arap-Fars çevresine ve Bizans’a adım attı. Klasik dillerle ilgisini okuduğu Polonya Lisesi sayesinde kurdu. Harpten önce buralarda Yunanca, Latince gibi ölü diller ve Fransızca ve Almanca gibi yaşayan diller öğreniliyordu. Sovyet Ukrayna’sında böyle bir eğitim mümkün olamazdı. Kolayca Doğu dillerine adım attı, Lviv Üniversitesi mükemmeldi. Halen de öyledir.
Bütün milli çatışmaya rağmen Pritsak, Polonya’nın ona verdiği imkanları hep şükranla ve iftiharla belirtmiştir. Zeki ve iyi yetişmiş insanlar gibi kendi milli sorunlarını aşmayı, başka milliyetlere de hak tanımayı bilirdi. 1989’da ülkesine döndüğü zaman iki önemli iş başardı: Kiev’de Osmanlı-Türk tarihi tetkiklerini kuvvetlendirdi ve Kırım’ın başkenti Akmescit’te (Simferopol) yerli Rus ve Ukraynalıların muhalefetine rağmen Türkiyat kürsüsünü kurdu. Sağlam mantığına dayanan, sakin ve inatçı bir mücadele biçimi olduğu görülüyordu.
1939’da Galiçya; Molotov-Ribbentrop paktı dolayısıyla Sovyet Ukrayna’sına katıldı. Hayat değişmişti. Ukrayna bundan sonra Galiçya’nın kültürü ile kimliğini koruyacaktır. 1940’ta üniversiteyi bitirdi ve askere alındı. İlk önce Volga boyuna gönderildi. Tatar ve Başkırları burada tanıdı. Şimdi teoriden gerçeğe geçmekteydi, bu dünyadan kopamadı. Krimsky ile çalıştı.
Bu büyük alimin Stalinist terör tarafından ortadan kaldırılmasından sonra Pritsak dehşete kapıldı, o da savaşın şartlarından yararlanarak önce Çekoslovakya’ya sonra Almanya’ya geçti. Her zaman gülerek anlatırdı; Çekler Ukraynalı olduğunu öğrenirlerse çok fena davranırlarmış ama Rusça konuşunca o zaman baş tacı edilirmiş.
1948’de Göttingen Üniversitesi’nde ünlü Annemariee von Gabain’in yanında doktorasını tamamladı. Bu tez, “Karahanlılar devleti tarihine” bir başlangıçtı. Halen değerini koruyor. Ardından Hamburg Üniversitesi’ne geçti. Bir müddet sonra Prof. Berthold Spuler ile çatıştı. Türkoloji dünyasında Spuler ile çatışmak birçok insan için ortak biyografik bir özelliktir. Ardından Washington Üniversitesi ve Harvard…
Tanıdığımda oradaydı. Kibirli değildi. Genç bir tarihçiyle iki saat konuşup yeni gelişmelerden bahsetmiş, enstitü yayınlarını hediye etmişti bana. Yeni görüşleri yabana atılır cinsten değildi. Bildiği dillere İsveççe ve Nors yani eski İskandinav dilini ilave etmişti. Dolayısıyla İskandinav-Nors menkıbelerinin Faslı ve Sicilyalı ünlü Arap coğrafyacı el-İdrisi’nin eserine nasıl yansıdığını gösterdi. Faslı dahi prens, bütün zamanların bu bilge coğrafyacısı, İskandinav ziyaretçilerin bilgileriyle Rus devletinin menşei hakkında bize bazı görüşler ileri sürüyordu. Pritsak’ın sayesinde el-İdrisi’ye bir kere daha saygı duyduk.
Toplantılarla anılacak
Pritsak, Arap kaynakları kadar İskandinav kaynaklarını da Bizans ve Şark-Slav kaynakları kadar ustalıkla kullanıyordu. Sovyetler Birliği dağılınca hastalığına ve ileri yaşına rağmen ülkesine döndü. Ukrayna Bilimler Akademisi’ne aza seçildi ve Ukrayna Doğu Bilim Enstitüsü başkanı oldu.
Artık nesli tükenen mütebahhir Avrupalı bilginlerdendi. Onu tanımak ve dinlemek bir kazançtı. Aslında Ukraynalı Omelyan Pritsak da, Avusturyalı Tietze gibi Allah’ın Türk milletine gönderdiği hediyelerdendir. Biz bunları örnek almalıyız.
Bu yılın mayıs ayı sonunda vefat etti. Eylül ayında Harvard Üniversitesi başta olmak üzere her yerde onun anısına toplantılar yapılacak. Türkiye’de de Türk Tarih Kurumu’nun böyle bir toplantı yapmasını gerekli görüyoruz.”

İlber Ortaylı
http://www.milliyet.com.tr/2006/08/02/pazar/yazortay.html

banner

Benzer Haberler

Ukraynalı futbolcuların eşleri soyundu, “kazanmadan eve gelmeyin”

UkrTürk Editör

Anfisa, Adolf, Noel, Aristoteles, İşte 2017’de Kiev’de doğan çocuklara verilen sıra dışı isimler

UkrTürk Editör

Hükümet düğmeye bastı, otoyol devriyesi bu yaz yollarda

UkrTürk Editör

Yorum Yazın

İnternet sitemizde kullandığımız çerezler ideal kullanıcı deneyimini hedefleyen farklı görevler üstlenir. Gerekli çerezler, internet sitesinin ziyaret edilebilmesini ve özelliklerinin kullanılmasını sağlar. Performans çerezleri, kullanıcıların sitede gezinme alışkanlıklarını inceleyerek internet sitesinin performansını iyileştirir. İşlevsellik çerezleri, kullanıcıların sitedeki seçimlerini tanıyarak sitede gezinmeyi kolaylaştırır. Pazarlama çerezleri, promosyon ve sosyal medya bilgilerini kullanarak uygun kampanyaları haber verir. Çerez politikamızı inceleyin. Kabul Ediyorum Devamını Oku