ajle
ajle
Ukrayna'dan Haberler
F.Serkan BAĞ Haber Politika Yazarlar

Bir ulus geleceği için mücadele veriyor; Ukrayna’nın özgürlük savaşında 2. ay

40 milyona yakın nüfusa sahip Ukrayna, Rusya’nın işgaline canla başla karşı duruyor.

Bu bir bağımsızlık savaşıdır.

İkinci ayına giren Rus saldırısında, yüzbinlerce Ukraynalı cephede, milyonlarcası cephe gerisinde; ülkelerinin bağımsızlığı ve çocuklarının geleceği için savaşıyor.

”Bunu yaparken belki de toprak kazanarak yayılmacı politikalarını sürdüren Rusya’nın ordularının, bir gün AB ülkelerini ve belki Türkiye’yi tehdit etmemesi için mücadele veriyorlar.”

Yukarıdaki paragraf, fazla iddialı ve hatta bazıları için gerçeklerden uzak görülebilir. Bizim için de öyleydi…

24 Şubat gecesi Kiev’deki patlamalara şahit olana kadar, savaş çıkacağını söyleyenlere ‘imkansız’ diyerek karşı çıkıyor, inanmak istemiyorduk.

Özgür bir Avrupa ülkesinin başkentinin, milyonların yaşadığı büyük şehirlerinin seyir füzeleri ile vurulabileceğine inanmamıştık.

On binlerce askerin, binlerce zırhlı aracın, yüzlerce hava aracının; sınırları Birleşmiş Millet tarafından kabul edilmiş, AB’ye üye olmaya çalışan özgür bir ülkeye saldırabileceğini düşünmemiştik.

Öyle ya, Rusya lideri Vladimir Putin, Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmayacağını birçok kez tekrarlamıştı.

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, saldırı iddialarını yalanlamıyor muydu? Dediklerine göre, ‘yüzbinlerce asker sadece tatbikat için Ukrayna sınırındaydılar. Rusya, kendi topraklarında tatbikat yapamaz mıydı?

Biz olabilecekleri görmeyip, olmasını istediklerimize inanmayı tercih ettik.

Batılı ülkelerin büyükelçiliklerini boşaltmalarını; bazılarının önce Lviv’e, sonra Polonya’ya taşınmalarını ciddiye almadık.

Rus Büyükelçiliğinin çatısından çıkan dumanları (muhtemelen yakılan belgeleri) göz ardı ettik. (solda)

Rus bayrağı, gözlerimizin önünde, büyükelçilikten indirildiğinde bile saldırıya inanmadık.

ABD başkanını işgal için tarih veren açıklamalarına güldük, provokasyon dedik. Batının bir hesabı vardır mutlaka diye düşündük.

Batılı devletlerin vatandaşlarına yaptığı ‘ülkeden ayrılın’ çağrılarına anlam veremezken, işimize gitmeye, sosyal medyaya çıkıp, ”her şey yolunda” demeye devam ettik.

Öyle ya, kaçıncı yüzyıldaydık. Dünyanın en büyük 2. ordusuna sahip Rusya, bu yüzyılda açık açık büyük bir ordusu olmayan, her fırsatta savaş istemediğini söyleyen, özgür bir ülkeyi işgal mi ederdi.?

Vurulan seyir füzelerinin geceyi gündüz yapan ışıklarını penceremizde görene kadar, tam da böyle düşündük.
Dünyanın gözünün içine baka baka yalan söyleyebileceklerine inanmamıştık. Bugün de saldırmadıklarını iddia ediyorlar ya, o bambaşka bir durum. Kırım’ı da öyle ilhak etmişlerdi. Rus askeri olmayan ‘yeşil adamlar’…

Saldırıdan kısa bir süre önce, Rusya Devlet Başkanı’nın, insanın içine korku salan, bir yanından Türkiye’ye de dokunan açıklamaları şimdi çok daha iyi anlaşılıyor.

Ne diyordu Rus Devlet Başkanı?

Ukrayna diye bir devletin aslında olmadığını söylüyordu. ”Sizi Türklerden 17.18 yüzyılda biz koruduk” diyordu. Hatta Sovyetler Birliği’ni, Ukrayna nedeniyle (bugünkü toprakları için) suçluyordu.

Aslında 2022’de olabileceklerin sinyalini çok uzun yıllar önce vermişti Devlet Başkanı. Biz sadece görmek istemedik.

2008’de Bükreş’teki NATO-Rusya Zirvesi’nde, ABD Başkanı Bush’a “Ukrayna diye bir devlet yok, topraklarının yarısını biz verdik, diğer yarısını Polonya’dan aldılar” demişti.

Sebep mi arıyorsunuz?

Rusya bugün, Ukrayna’ya saldırısını meşru kılmak için, olmayan NATO üyeliğinden, kimyasal silahlara, Rusya’ya gönderilmesi planlanan hastalık taşıyan kuşlardan, laboratuvarlarda üretildiği iddia edilen biyolojik silahlara (ki bu iddia BM tarafından yalanlandı), soykırıma, nazizme, hatta nükleer silahlara kadar onlarca iddiayı ortaya atıyor.

Tüm bu olanların sebebi olarak ise, NATO’yu ve Batı toplumunu gösteriyor.

2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da yaşanan en büyük yıkım

Ölen yüzlerce Ukraynalı bebek ve çocuk; yıkılan şehirler, sayıları 4 milyonu geçen ve çoğu kadın ve çocuklardan oluşan göçmenlerin yaşadıkları tarihe kara harflerle yazılırken, 10 milyondan fazla insanı evinden olmuş özgür bir ülkenin başına gelenler, 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana ”Avrupa’da yaşanan en büyük yıkım” olarak kabul ediliyor.

Liman kenti Mariupol yerle bir oldu. Ölen sivillerin tam sayısı bilinmiyor.

Bir çok şehirde insanlar kimlikleri bile belli olmadan toplu mezarlara, apartmanların önündeki çocuk parklarına gömülüyor.

Çatışmalar nedeniyle, evlerin bahçelerinde, binaların içinde hala gömülemeyen cesetler var.

Ülkenin en güzel şehirlerinden biri olan öğrenci kenti Kharkiv, bombalamalardan sonra hayalet şehri andırıyor. Büyük şehirlerin etrafındaki onlarca köy ve ilçe neredeyse haritadan silinecek kadar tahrip oldu.

Süpersonik füzeler, vakum bombaları, yasaklı misket bombaları kullanılıyor, yollara, ormanlar, evlere mayınlar döşeniyor.

Ama Rusya, Batı’yı suçluyor.

Ukrayna’nın NATO’ya üyesi olmasını (ortada ne başlamış bir üyelik süreci, ne de karara bağlanmış bir üyelik başvurusu varken) ulusal güvenliği için bir tehdit olarak görüyor.

Hatta bazı Rus politikacılar ve yorumcular işi daha ileri götürüp, Polonya’yı ve Baltık ülkelerini de tehdit olarak gösteriyorlar. Kim bilir belki Türkiye’yi de tehdit olarak görüyorlardır…

Bir kısmı geçmişte Rusya tarafından işgal edilen ve bugün NATO ve AB üyesi olan Doğu Avrupa ülkelerinin; olmayan orduları ile Rusya için tehdit oluşturabileceğine inanılabilir mi?

AB üyeliği sayesinde refah seviyesi artan, zenginleşen, demokratikleşen doğu Avrupa ülkeleri, tüm kazanımlarını bir kenara bırakıp nükleer silahlara sahip Rusya’ya mı saldıracaklar?

Zenginleşen Ukrayna, belki de kötü bir örnektir

AB ile entegre olmuş,  demokrasi ve refah seviyesi artmış özgür bir Ukrayna, onca doğal zenginliğe ve güce rağmen halkı bir türlü zenginleşemeyen, demokratikleşemeyen bir Rusya’nın yanında elbette fark yaratacaktır. Belki de Rus halkı için,  ”kötü’ bir’ örnek olacaktır.

”Siz silah vermeyin, biz rahatça işgal edelim”

Bugün Rusya, Ukrayna’ya silah desteği veren ülkeleri, bunu yaptıkları için suçlamaktadır.

Peki ne olmalıydı? Tankla tüfekle, özgür bir ülke kolayca işgal mi edilmeliydi? Tarihi bin yılı geçen Kiev şehri, iki günde ele mi geçirilmeliydi?

Ukrayna halkı, aldığı bu askeri yardımlarla bugün direnebiliyor. Türkiye’den aldıkları Bayraktarlarla ülkelerini savunuyorlar.

Hatta bu silahlara şarkılar yazıyor, çocuklarının isimlerini Bayraktar koyuyorlar.

Ya ne yapacaktı Ukrayna?

Ülkelerine silahla gelen insanlara karşı çıkmayıp, şehirlerini, köylerini, geleceklerini teslim mi edeceklerdi?

Biz olsak öyle mi yapardık?

Hesap tutmadı

Kiev’i bir kaç gün içinde ele geçirmeyi planlayan Rusya’nın hesap edemediği bir şey oldu. Ukrayna halkının inadı ve savaşma gücü, küllerinden yeniden doğdu.

Eşlerini ve çocuklarını sınırlardan belirsiz bir hayata gönderen milyonlarca Ukraynalı erkek, vatanları için savaşmaya başladı. 400 bine yakın Ukraynalı erkek, savaşmak için Ukrayna’ya döndü.

Bugün yüzbinlerce kadın, ellerinde silahları ile vatanını savunuyor, huzurevindeki yaşlılar, direnişçiler için Molotof kokteyli hazırlıyorlar.

Liderler komedyene dönüşürken, bir komedyen lider oldu

Öte yandan, genç, politika ile hayatının büyük bölümünde neredeyse hiç ilgilenmeyen, ‘komedyen’ olduğu için bazılarının hala utanmadan dalga geçtiği bir isim, gerçek bir lider olarak tarih sahnesine çıktı.

Koca koca ülkelerin liderleri, kararsızlıkları yüzünden adeta birer komedyene dönüşürken, bir komedyen dünyanın en büyük ikinci ordusuna karşı ülkesini savunan, ABD’nin ve İngiltere’nin ‘güvenli bölgeye git’ tekliflerini reddeden bir lider haline geldi.

Ukrayna halkı gerçek anlamda birleşti

Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy, Kiev’e bombalar düşerken, Başkanlık sarayının bahçesine çıkıp ‘ölene kadar buradayım, silahımı alıp savaşırım’ diyebildi.

Aralarında dil ve hatta din farkı olan milyonlarca Ukraynalı, Rus saldırısına karşı birleşti.

İçinde derin çatlaklar oluşmaya başlayan NATO, Rusya’nın belki de hiç istemeyeceği bir şekilde küllerinden yeniden doğdu.

Dünya ulusları, özgürlüğün ve barışın ne olduğunu bir kez daha anlayarak dünyanın farklı coğrafyalarında birleşti. AB, Rusya’nın enerji (doğalgaz) şantajından kurtulmak için, ilk kez gerçekten alternatif aramaya başladı.

Hukuk fakültesi mezunu olan Ukrayna Devlet Başkanı Volodymyr Zelenskiy, bir önceki Başkan Poroşenko’ya göre, çok daha ılımlı, Donbass’taki sorunu çözmek için barışçıl adımlar atmaya hazır, savaş karşıtı bir lider portresi çizdi.

NATO konusunda da, ‘bizi almayacaklarını anladık’ (çatışmalar başladıktan sonra) diyecek kadar da açık konuşuyordu. Ancak bu Rusya için, ne yazık ki bir anlam ifade etmedi.

Yani Zelenskiy, ne derse desin, ne yaparsa yapsın, Ukrayna Minsk anlaşmaları konusunda Rusya’nın taleplerini dahi yerine getirsin, Rusya, saldırıya başlamak veya devam etmek için mutlaka bir sebep bulacaktı.

NATO Ukrayna’yı kendi egemenlik alanına dahil etmeye yeltense de yeltenmese de, Rusya Sovyetlerin en zayıf zamanında dayatılan anlaşmaları bozmak isteyecekti.

Belki de dengelerin değiştiğini ve Avrupa’yı zayıf bir anında yakaladığını düşündü.

Bir anlamda haklı olabilirdi, İngiltere AB’den ayrılmıştı. Kendi içinde ortak bir ordu ve net ortak bir dış politika oluşturmakta zorlanan AB’nin içindeki çatlaklar derinleşiyordu. Ancak hesap burada da tutmadı. AB ve NATO’nun bu kadar hızlı bir araya gelebileceğini hesap edilmemiş olmalı.

Ukrayna’nın NATO ile yakınlaşması ve buradan tehdit algılaması açıklamaları, Rusya’nın saldırısını mazur gösterme argümanlarından sadece biridir. O olmasa başkası ortaya çıkacaktır.

Nerede duracaklarının garantisi var mı?

Şayet hesap edildiği gibi 48 – 72 saatte Ukrayna’nın (Kiev’in) kontrolü Rusya’nın eline geçmiş olsaydı, bu günlerde, belki de Moldovya ve Finlandiya da işgal edilmiş, Estonya ve Letonya’nın NATO’dan ayrılarak tarafsız olmalarını nükleer silah kullanmamanın şartı olarak dayatan bir Putin yönetimi görüyor olabilirdik.

Nerede duracaklarının garantisi var mı?

Rus medyasında son haftalardaki yorumlara bakıldığına, bu tezin doğruluk olasılığı daha kuvvetleniyor. Öyle ki Polonya ve Baltık ülkelerine yönelik ‘nükleer’ tehditler dile getiriliyor. ”Ders verilmesi gerektiği” savunuluyor.

Yaşananlar, Türk basınında ekranlara çıkan bazı, ‘uzmanlar’ (ki bir kısmı şaşırtıcı şekilde deprem, covid 19, enerji güvenliği, futbol ve bilinen bilinmeyen tüm konularda da bilgi sahibi olabiliyorlar) tarafından dile getirildiği üzere, Rusya’nın bir savunma refleksi değil düpedüz “emperyalist” bir saldırıdır.

Ülkemizdeki son yıllarda, farklı sebeplerle artan ABD ve NATO karşıtlığı, Rusya’nın bugünkü saldırısını meşru görmek için bir sebep olmamalıdır.

ABD, geçmişte ne kadar emperyalist bir ülke olarak hareket ettiyse (ve bugün de ediyorsa), Rusya da aynı şekilde hareket etmektedir ve bunun örnekleri Sovyetler ve Çarlık Rusyası döneminde de çok kez görülmüştür.

Bu saldırının, eğer durdurulmazsa muhtemelen bir sonu olmayacaktır.

Bu bir dünya sorunudur.

Doğu Avrupa ülkelerinin, sınırlarına askeri yığınak yapmaya başlamaları, Japonya’nın Rusya ile olan adalar sorununu yeniden gündeme getirmesi boşuna değildir.

Savaşın gidişatı, Avrupa coğrafyası başta olmak üzere, dünyanın kaderini belirleyecektir. .

Belirsiz bir geleceğe doğru ülkelerinden ayrılan milyonlar

Birinci ayında ‘başarıya’ ulaşamayan işgal güçlerinin, Kiev ve çevresinden çekildiği ve ülkenin doğu ve güney kesimlerine ilerledikleri belirtiliyor.

Bazı uzmanlar yakın gelecekte savaşın kapsamının daralmasını beklerken, Rus güçlerinin kayıplarını toparlayarak yeniden belki de çok daha büyük bir saldırıya girişeceklerini olası görenlerin sayısı hiç de az değil.

Ukrayna halkı, topraklarının tamamını işgalden kurtarmak için savaşıyor.

Bugün yaşananlar Ukrayna’nın bağımsızlık mücadelesidir, Ukrayna halkının kurtuluş savaşıdır.

10 milyonu aşkın Ukraynalı evlerinden olurken, yarıdan fazlası çocuk 4 milyondan fazla Ukraynalı belirsiz bir geleceğe doğru ülkelerini terk etmek zorunda kalmıştır.  Bu sayı her geçen gün artmaktadır.

Güzel Ukrayna’nın gururlu insanları, haklı özgürlük mücadelelerinde yalnız bırakılmamalı, bu savaş bir an evvel durmalıdır.

twitter @ukrturk

telegram: https://t.me/ukrturk

 

banner

Benzer Haberler

Турецкий велосипедист-экстремал за семь лет объедет 84 страны

F.S.Bag

Ne Paris, ne Milan, ne Roma, Ukraynalı turistin 2016 seçimi İstanbul oldu

UkrTürk Editör

Maliye Bakanı; ‘dış yardım reel büyüme için yetersiz, daha çok para gerek’

UkrTürk Editör

Yorum Yazın

İnternet sitemizde kullandığımız çerezler ideal kullanıcı deneyimini hedefleyen farklı görevler üstlenir. Gerekli çerezler, internet sitesinin ziyaret edilebilmesini ve özelliklerinin kullanılmasını sağlar. Performans çerezleri, kullanıcıların sitede gezinme alışkanlıklarını inceleyerek internet sitesinin performansını iyileştirir. İşlevsellik çerezleri, kullanıcıların sitedeki seçimlerini tanıyarak sitede gezinmeyi kolaylaştırır. Pazarlama çerezleri, promosyon ve sosyal medya bilgilerini kullanarak uygun kampanyaları haber verir. Çerez politikamızı inceleyin. Kabul Ediyorum Devamını Oku