“Kırım’a gönderdiğimiz heyet çalışmalarını tamamlayarak Türkiye’ye döndü. Edindiğimiz izlenim, Kırım’da ihlallerin devam ettiği ve Kırım Tatar halkının da baskı altında olduğudur”
Kırım Haber Ajansı’nın haberine göre Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kırım Tatarlarının durumunu incelemek üzere Rusya tarafından işgal edilen Kırım’a gönderilen heyetin Türkiye’ye döndüğünü, yapılan çalışmaların Kırım’da ihlallerin devam ettiğini, Kırım Tatar halkının da baskı altında olduğunu gösterdiğini söyledi.
Bakan Çavuşoğlu, Antalya’nın Belek Turizm Bölgesinde bir Otelde yapılan NATO Dışişleri Bakanları Toplantısı’nın ardından basın toplantısı düzenledi.
Çavuşoğlu, iki Gün süren toplantı vesilesiyle NATO Genel Sekreterinin yanı sıra birçok ülkenin dışişleri bakanlarıyla ikili görüşme yapma ve bölgesel konuları değerlendirme imkanı bulduğunu söyledi.
Toplantılarda 2016 yılında yapılması planlanan NATO Varşova Zirvesi çalışmalarının ele alındığını belirten Çavuşoğlu, dün sabah bir araya geldiği ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile görüşmesinde, Kerry’nin, İran’la sürdürülen nükleer müzakereler ve Rusya’ya yaptığı ziyaret konusunda bilgi verdiğini bildirdi.
NATO’nun Afganistan’daki misyonu konusunda bir toplantı düzenlendiğini hatırlatan Çavuşoğlu, toplantıda Afganistan’a yönelik desteğin devam edeceğini bir kez daha vurgulamış olduklarını dile getirdi.
Askeri bir güçle değil ama sivil bir misyonla NATO’nun Afganistan’da kalmaya devam edeceğini kaydeden Çavuşoğlu, “Kararlı Destek Misyonu çerçevesinde üye ülkelerin bazıları ve Türkiye, Afganistan’a bu desteğini devam ettirecek. Türkiye her zaman Afganistan’ın yanında olmuştur ve Afganistan halkı ihtiyaç duyduğu sürece biz Afganistan’da olmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, Afganistan’da sadece askeri misyonla değil, ülkenin kalkınması ve Afganistan’ın kendi güvenlik güçlerinin kapasitesinin artırılması için de desteklerinin devam edeceğini vurguladı.
– Güneyden ve doğudan gelen tehditler
Toplantılarda güneyden ve doğudan gelen tehditlerin de görüşüldüğünü ifade eden Bakan Mevlüt Çavuşoğlu, özellikle güneyden gelen tehditlere bakıldığında DAEŞ, Irak ve Suriye’deki durum ile artık Ortadoğu’yu yakından ilgilendirmeye başlayan Yemen ve Libya’yı değerlendirme fırsatı bulduklarını söyledi.
Çavuşoğlu, DAEŞ’le mücadelede daha etkili yöntemlerin kullanılması ve DAEŞ’e sebep olan Suriye’deki rejim konusunda adım atılması gerektiğini de toplantılarda vurguladıklarını bildirdi.
– NATO’nun genişlemesi
NATO’nun genişleme konusunda her toplantıda bir oturum düzenlendiğini anlatan Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
“Biz NATO’nun genişlemesinden yanayız. Şu anda 4 aday ülke var, Bosna Hersek, Karadağ, Makedonya ve Gürcistan. Biz aslında 2016’nın genişleme zirvesi olmasını istiyoruz. Üyeliği hak eden ülkelere üyelik davetinin gönderilmesi gerekiyor. Bu konuda ciddi adımlar atan ülkelere de üyelik eylem planının mutlaka uygulanması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yöndeki tutumuz da devam edecek. Bu vesileyle iki gün önce akşam yemeğinde Visegrad Dörtlüsü (Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Slovakya ve Polonya) dışişleri bakanları ve Türkiye toplantısı yaptık. Burada Türkiye’nin AB üyeliği, enerji güvenliği gibi hepimizi ilgilendiren konuları ve balkanları enine boyuna değerlendirdik.”
– Kırım’a giden heyet
Çavuşoğlu, gazetecilerin soruları üzerine, Kırım’daki insan hakları ihlali iddialarını yerinde incelemek üzere, Türkiye tarafından bölgeye gönderilen gayri resmi heyetin çalışmalarını tamamlayarak döndüğünü söyledi.
Heyetin bir kısmının resmi programları takip ettiğini, bir grubun da halkın arasına karışarak Kırım’daki insan hakları şartları ve oradaki sorunları tespit ettiğini kaydeden Çavuşoğlu, “İki gün önce yaptığımız toplantıda, oradaki izlenimlerini kısaca aktardılar. Ama esas raporu detaylı bir şekilde yazdıktan sonra biz bunları sizlerle ve ilgilenen uluslararası örgütlerle paylaşacağız. Ama edindiğimiz izlenim, Kırım’da ihlallerin devam ettiği, Kırım Tatar halkının da baskı altında olduğudur” dedi.
Bakan Çavuşoğlu, DAEŞ’le ilgili sorular üzerine, bu konuyla mücadeleyle ilgili uluslararası bir konsensüs olduğunu, fakatkapsamlı bir mücadelenin olmadığının da aşikar olduğunu bildirdi.
QHA