Femen’in Fransa’dan sığınma alan üyesi İnna Şevçenko’dan Hürriyet gazetesine çarpıcı açıklamalar.
Bütün dünyayı ayağa kaldırdılar, kiliseden camiiye tüm dinlerin, Putin’den Mursi’ye tüm liderlerin tepkisini çektiler. Herkes onlar için ‘bir avuç maceracı’ diyor ama onların hiç şakası yok. Peki kim bu bir avuç öfkeli kadın. Neden kendilerini bu kadar tehlikeye atarak muhafazakar dünyanın öfkesini çekiyorlar? Nereden geldiler ve ne yapmak istiyorlar? Eylemlerine başlarında çiçekli taçları, ağır makyajları ve yüksek topukları ile “göğsümüz silahlarımız” diyerek çıkıyorlar. Onlara göre bunlar kadını cinsel obje yapan klişeler…
Şimdiden dünyanın 12 ülkesinde örgütlü Femen, Latince’de ‘kadın başlangıcı” anlamına geliyor. 2011 yılından bu yana vücutlarına yazdıkları sert sloganlarla mesajlarını veriyorlar. İnna Şevçenko’nun deyimiyle ‘güzel ama yoksul ve eğitimsiz Ukraynalı kadınlara’ diretilen seks turizmine ve kadınların cinsel obje olarak alınıp satılmalarına karşı başlayan’ hareket şimdi pekçok ülkede eylemler yapıyor.
Ülkesinde aranan İnna Fransa’ya sığındı, şimdi Paris’te yaşıyor. Paris’teki kısa oturumunda, şimdiden Fransızların ulusal sembolü Marianne pullarına ilham verdi. Femen eğitim merkezinde buluştuğumuz İnna Şevçenko, Gezi olaylarını desteklediğini ve Türkiye’den çok büyük ilgi gördüklerini, Türkiye’de Femen’i kurmak için 2 hafta önce bir Türk kızına Paris’te eğitim verdiklerini de heyecanla anlatıyor.
Türkiye’deki hamile kadınların sokağa çıkması tartışmasına sert tepki veriyor. Boks eldivenlerinin üzerinde Türk bayrağı deseni, eğitim salonunda kum torbasıyla çalışıyor. Şevçenko ile Femen’i, dündayaki eylemleri, Gezi olaylarını ve Türkiye’yi konuştuk.
Neden bu hareket?
Hareketimiz seks turizmine ve kadınların satılmasına karşı başladı. Sovyet blokunun çökmesinin ardından yoksulluk arttı. İnsanlar herşeylerini kaybetti. Ukraynalı kadınlar eğitimsiz, fakir ve bir de güzel olunca alınıp satılmaya başlandılar. Ukrayna’da iyi koca bulmak için güzelliğine dikkat etmek zorundasın. Koca bulmak Ukraynalı kızların bir numaralı misyonu çünkü… Türkiye’de de bir dönem Ukrayna gezileri ve Türkiye’ye gelen Ukraynalı kadınlar oldukça sık konuşulmuştu. Türk erkekleri en sık gelen ziyaretçilerden biriydi elbette. Femen’in kurulmasında Türk işadamlarının da katkısı büyük yani… Şaka bir yana, sadece Türkiye değil, diğer ülkelerden de yoğun ziyaretler vardı. Biz kadınların böyle kullanılmasına karşı ayaklandık. Sovyet döneminde annem çalışıyordu, babamın iki katı maaş alıyordu. Sovyetler Birliği dağıldığında, herkes her şeyini kaybetti ve en önemli sorun hayatta kalmaktı. Herkes acı çekiyordu. Kadınlar için yurt dışına gidip eş aramak gerçekten son çareydi. Turuncu Devrim temiz hava almak gibi geldi. Gerçekten çok güzel bir dönemdi. AB standartlarında demokrasİ umutları vardı. Ama 2 yılda herşey değişti. Yanukoviç geldiğinde tam anlamıyla diktatörlüğe döndü. Gazetecilik tümüyle kayboldu. Asya ve Rusya usulü diktatörlük başladı.
Femen nasıl oluştu. Nasıl Femen lideri olmaya doğru ilerlediniz?
19 yaşındaydım. Gazetecilik fakültesinde okuyordum ve Belediye basın bürosunda çalışıyordum. Çok iyi bir öğrenciydim. Ve Ukrayna’nın en iyi üniversitesinde okuyordum. Ailem son kuruşlarına kadar bizi okutmak için didindi. Belediye’deki işim her gazeteci için rüya gibiydi. Çok iyi maaşım vardı. En genç bendim. Ama orada hiç mutlu olmadım. İllüzyon bir ayda sona erdi. Bana ne yazmam gerektiğini söylüyorlardı, ben de yazıyordum. Belediyenin kimsesiz çocuklara, evsizlere para yardımı yaptığını yazıyorduk, ama bunların hiçbiri doğru değildi. İnanılmaz acı çekmeye başladım. Anneme söylediğimde çok zeki olan annem, “Herkes bunu yaşıyor. Sen neden acı çekiyorsun” dedi. Haklıydı ama 19 yaşında bu acıyı yaşamak, kadınların içine yaşadığı durumu görmek bana acı veriyordu.
Femen sözü, Feminizm’den mi geliyor?
Hayır Latince’den. ‘kadınların başlangıcı’ anlamına geliyor. Üniveristede kızlarla sürekli kadınların geleceği olmamasını, ev kadınlığı ve fahişelik arasında sıkışıp kalmalarını konuşuyorduk. Ukrayna’da kadın sorunu konuşulmuyordu. Bir gazeteyi açıp kadınların sorunları hakkında bir satır bulamazsınız. Feminist pratik de yoktu. Komunist dönemde herkes çalışıyordu, herkes aynı şartlara sahipti, böyle bir sorun yok gibiydi. Ama sonra büyük yoksulluk içinde, kimse o gün ne yeneceği sorusunu aşıp kadınların durumunu tartışamadı. Femen grubu ile bütün bunları tartışmaya başladık. Feminizm bizde çılgın, çirkin, erkek gibi görünen, kimsenin kendilerinden hoşlanmadığı kadınları anlatan aptal bir klişeydi. Sanki ne erkek, ne kadın olan kadınlardı. Toplumda feminist böyle algılanıyordu. Ama Femen ile gerçek feminist anlayışı değişti. Bizler kendine güvenen, cesur ve güzel kadınlardık. Ve haklarımız için savaşmaya karar vermiştik.Sanırım feminizmin parlak yüzünü göstermeyi, Feminizmi bizim gibi hiç bilinmeyen bir ülkeye götürmeyi başardık. Fransa gibi feminizmin köklü olduğu bir ülkeye de yeniden feminist mücadeleyi getirdik.
Fransa’da feminizm uykuda mıydı demek istiyorsunuz?
Evet, 1970’lerdeki parlak döneminin ardından mücadele bitmiş gibi görünüyordu. Şu anda 12 ülkede şubemiz var. Hiç bir ülkede cinsel eşitlik yok. Fransa’da kapak çok güzel, hükümetin yarısı kadın. Ama objektif olarak analiz ettiğinizde, çevre, aile, kültür gibi bakanlıklar kadınların elinde. Gerçek bakanlıklar erkeklerin…Fransa’da da aynı. Eşitlik yok. Ama tabi diğer ülkelerle karşılaştırdığınızda daha iyi.
“Biz kuklaların iplerini kestik”
Femen dünya kamuoyunda bir avuç macercı çılgın olarak anılıyor. Feministler de sert tarzınızı eleştiriyor? Kadınların toplumdaki yeri onlar hakkkındaki düşünceler bizi hasta ediyor. Kadın onlar için seks malzemesi, anne ve çocukları yetiştiren kişiydi. Ben her zaman Femen’i tiyatro kuklalarına benzetiyorum. İpler hep erkeklerin elindeydi. Ataerkil toplumda biz sadece erkeklere cinsel tatmin vermek, onlara çocuk doğurmak ve onları yetiştirmek için vardık. Biz bunu reddediyoruz. Sadece bütün bunlardan ne kadar bıktığımızı göstermek için çıplaklığı seçtik. Onların kullandığı imajı, onlara karşı kullanmak istedik. Beni böyle mi algılıyorsun, al sana böyle haykırıyorum demek istedik. Özetle, aynı silahla mücadele etmek istedik. O yüzden eylemlerimizde, saçlarımızda çiçekler, ağır makyaj, yüksek topuklar, açık göğüsler var. Ve onların bizim vücudumuzu kullanmasına karşı biz de onlara karşı mücadelemizi vücudumuzla yaptık. Son derece açık, net, sarsıcı mesajlar vermeyi seçtik. Kısa çok kısa, ‘Özgürüz’ ya da ‘Bu benim vücudum’ gibi kısa sloganlar.
“İslam karşıtı değiliz”
Oldukça şok eden bir üslup gerçekten. Özellikle kilise size çok kızıyor. Bizi hristiyan karşıtı, islam karşıtı olmakla suçluyorlar. Ama ben Femen’i ‘din karşıtı’ diye tanımlıyorum. Yani bizim sorunumuz inançla değil, ama kadını reddeden dini anlayışla. Gerçek inanç, insanın evinde, kalbinde, kilisesinde olur. İnanç, politik değildir. Sosyal yaşamın, anayasanın, insan haklarının yerini alamaz. Nasıl görünmemiz, ne yapmamız gerektiğini günlük yaşamımızı belirleyemez. Biz ateist bir hareketiz, evet. Ama dine karşı değiliz, kadını sınırlayan her dini faaliyet ya da direktifle mücadele ediyoruz. Müslüman toplumlarda da, hergün yeni bir haberle kahroluyoruz. Mısır’da 15 yaşındaki bir kız intihar ediyor, hicap giymek istemediği için. Taşlanan kadınlar, zorla evlilikler, tecavüzler, şiddet… Elbette Gandhi gibi, Martin Luther King gibi din adına toplumlara barış getiren dev isimler var. Bunları asla inkar etmiyorum. Herkes inancında özgür. Ama ben inanmamakta özgür değilim, düşünsenize ülkeme bile dönemiyorum. Yasalarda olmayan bir maddeden ülkeme girişim yasak. Hergün bu gelenekler, din tarafından empoze edilen standartlar, babası eşi, abisi, hükümeti tarafından öldürülen kadınlar… Amina Tunus’ta buna isyan ettiği için 2 aydır hapiste. Mısır’da çıplak fotoğrafını koyan genç kız hapiste.. (ağlamaklı oluyor) Bunlar bana çok dokunuyor. Ben bunları söylediğimde beni katı ve hoşgörülü olmamakla suçluyorlar. Ama bütün bunlara kan bulaştığında isyan ediyorsunuz. Bu kurumlar o kadar güçlü ki, Fransa gibi bir ülkenin lideri bile eleştiremiyor bu liderleri… Bunları kabul edemiyoruz. O yüzden liderlerin de karşısına çıkıyoruz.
Ama Fransa sizin sığınma talebinizi kabul etti?
Beni kabul etmekten mutlular mı bilmiyorum. Sanırım yasalar gereği beni kabul etmeleri gerekiyordu. Çünkü gerçekten hayati tehlike sözkonusu. Ukrayna’da suçlu sıfatıyla aranıyorum. Belki Almanya ya da Avusturya’ya da başvursam kabul edeceklerdi. Ama Fransa’ya, Fransızlara, Fransız aktivistlere, bana destek veren herkese teşekkür borçluyum. Burada kendi merkezimizi geliştirme şansını verdiler. Şu anda bulunduğunuz mekan bizim eğitim kampımız. Femen’leri burada eğitiyoruz.
Hollande’ın milli bir imaj olan Marianne pulları için sizin yüzünüzden ilham alınan pulları seçmesine ne diyorsunuz?
Çok büyük keyif aldım. Bunun Femen olması fikri beni çok mutlu etti. Gurur duydum. Bu ilk kez oluyor… Güzel yüzlü sinema yıldızlarının Fransız devriminin sembol mücadeleci kadını Marianne’in yüzüne ilham olmasındansa, gerçekten kadınlar için mücadele eden Femen’in seçilmesi çok daha iyi. Bu bütün katı faşist ya da ırkçılara da çok güzel bir tokat oldu. Biz zaten Delacroix’nın, Marianne tablosunu canlandırmıştık. Şu anda arkamda duran tablo, Delacroix’nın Femen versiyonudur.
Femen’in danışmanlarından erkek üye Victor Sviatski çok ağır bir saldırıya uğradı?
Victor ile konuştum, olanları çok hatırlamıyor. Başlangıçta bir grup adam onu yere yatırarak, ‘şimdi sensin, kızlara söyle sırada onlar var’ diye tehdit ediyorlar. Putin’in ziyareti, hristiyanlığın Rusya’ya gelişinin yıldönümü gibi nedenlerle kutlamalar boyunca bizi engellemeye çalışıyorlar. Onun için bu saldırıyı yaptılar. Kemiklerini kırmışlar ve sadece kafasına vurmuşlar. Ama bu bile bizden korkmaya başladıklarını gösteriyor. Bu şiddete başvuruları, bu saldırılar, korktuklarının işareti.
Siz korkmuyor musunuz?
Elbette çok korkuyoruz. Ama her gün işten eve dönerken de tecvüzden, saldırıdan da korkuyoruz. Öldürülmekten, tacizden korkuyoruz. Korkunun sonu yok.
“Gezi’yi destekliyoruz”
Türkiye’de Gezi olaylarını desteklediniz. Havaalanında bir eylem yaptınız.
Evet Gezi olayları başladığında sosyal medya ve cep telefonumdan hergün binlerce mesaj yağıyordu. Ne oluyor dedim, baktık Türkiye ayaklanmış. İnanılmaz bir hareket Gezi direnişi. Küçük bir park olayının birdenbire bütün ülkedeki özgürlük hareketine dönüşmesi çok etkileyiciydi. Türkiye’den pek çok kadın bizi destek vermeye çağırdı. Biz de destek verdik. Havaalanında bir eylem yapabildik. Ama devamı gelecek.
Türkiye’de üyeniz var mı?
Evet yeni yeni başlıyor. Keşke sizinle iki hafta önce görüşseydik. İki hafta önce burada bir Türk kadınına eğitim verdik. Umarım Femen yakında Türk Femenleri aracılığı ile Türkiye’de de eylemlere başlar.
Hamile kadınların sokağa çıkması ile ilgili tartışmayı duydunuz mu?
Evet çok korkunç! Türkiye’de olup bitenler bizi çok ilgilendiriyor. Hem laik, hem müslüman bir ülke olarak kadının pozisyonu açısından son derece önemli bir ülke. Hamile kadınlarla ilgili sokağa çıkma tartışması ise inanılmaz derece aptal bir tartışma. Biz eylemlerimizle bu tür insanları deşifre etmeye çalışıyoruz. Böyle konuştuğum için kusura bakmayın ama bazan öyle aptal adamlar var ki, bizim deşifre etmemize gerek kalmadan kendilerini deşifre ediyorlar. İşte tam da din adına bunları yapmaya kalkan anlayışa karşıyız. Ama Türk kadınlarının verdiği tepki ve eylemler de çok sevindirici. Türkiye’de feminist bir akım var ve bu çok sevindirici.