Minsk Protokolü’nün Ukrayna’ya barış getirmesi şüpheli “Ayrılıkçılar şartlara uymuyor ve çatışmalar devam ediyor”
Saatler süren görüşmelerin ardından, Ukrayna’daki çatışmaların durdurulması için bir protokol imzalandı. 13 maddelik protokolle Karadeniz’in kuzeyine barış geri gelmesi hedefleniyor.
Ama imzanın ardından geçen kısa sürede çatışmaların devam ettiği görülüyor. Üstelik gerek Rusya tarafı, gerekse Ukrayna tarafından yapılan açıklamalar Minsk Protokolü’nün kaderinin pamuk ipliğine bağlı olduğunu gösteriyor. Bu noktada geçtiğimiz hafta bir açıklama yapan Rus parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Başkanı Sergey Narışkin, ABD’nin Ukrayna yönetimine ölümcül silah yardımı yapmasının, ateşkes öngören Minsk anlaşmasını bozulabileceğini belirtti. Yalnızca bu açıklama bile, anlaşma sonrası atmosferin ne kadar gergin olduğunu gösteriyor.
Bloomberg Businessweek Türkiye olarak, Minsk Protokolü’nün getirdiklerini, bundan sonra Ukrayna’da nasıl bir sürecin yaşanabileceğini Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi, deneyimli diplomat Sergiy Korsunskyi’ye sorduk.
Minsk’te varılan anlaşma uygulanabilir mi? Zira Rusya yanlısı bazı direnişçiler bu anlaşmaya uymayacaklarını belirttiler.
Maalesef ayrılıkçılar anlaşma şartlarına uymuyor ve çatışmalar devam ediyor. Bugüne kadar ayrılıkçılar 164 kez anlaşmayı ihlal etti. Bu nedenle hayatını kaybeden, yaralanan onlarca Ukraynalı asker oldu. Eminiz ki, ayrılıkçılar bu eylemlerini Moskova yönetimiyle anlaşmalı olarak yapıyor. Böylece Rusların üstlenmiş olduğu taahhütleri yerine getirmediklerini bir kez daha görüyoruz. Rusya menşeili silah ve teçhizatlar her gün Ukrayna sınırlarını kanunsuz bir şekilde geçmeye devam ediyor. Başta Fransa ve Almanya olmak üzere, Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin liderleri mevcut durumla ilgili kaygılarını dile getiriyor ve Putin’e Minsk Anlaş ması’nın şartlarına uyması için çağrıda bulunuyorlar. Buna karşılık Ukrayna tarafı Minsk Anlaşması’na harfi harfine uymaya devam ediyor. Her türlü olumsuzluğa rağmen bu anlaşmazlığın barışçıl yollarla çözülmesini ümit ediyoruz.
Eğer bir taraf şartlara uymuyorsa Minsk Anlaşması’nın ölü doğduğunu söyleyebilir miyiz?
Kesinlikle hayır. Minsk’te varılan anlaşmanın büyük önemi var. Çünkü Putin bu sorun ortaya çıktığından beri ilk kez görüşmelere katıldı. Bu da Rusya’nın Ukrayna’daki olaylarla ilgisi olduğunu kanıtlıyor. Rusya, Minsk’te bazı taahhütleri üstlenmeyi kabul etti ve bu gelişme de anlaşmanın getirdiği diğer önemli sonuç oldu. Artık, Ukrayna’nın doğusunu savaşa alanına çeviren terör örgütlerinin arkasında kimin olduğunu görmeyen kalmadı. Kiev’in doğudaki çatışmalarla ilgili yaptığı açıklamalar elbette çok önemli ama Fransa ve Almanya liderlerinin Putin ile 17 saat görüşmeleri de önemli bir olaydı.
Kiev’in Minsk Anlaşmasıyla beraber istediklerinin tamamını aldığını söyleyebilir miyiz?
Ukrayna’nın istediklerinin tamamını aldığını kesinlikle söyleyemeyiz. Bu karşılıklı bir uzlaşmaydı. Şüphesiz öncelikle kendi sınırlarımız üzerindeki denetim hakkımızın iade edilmesini istiyorduk. Rusya tarafı ise bunun hemen değil, anayasal düzenlemenin yapılmasında sonra olmasını istedi. Onların istediği gibi bir anlaşma oldu. Ukrayna buna benzer başka konularda da uzlaşma sağlamak için karşı tarafın istediklerini kabul etti. Bunda şaşılacak bir durum yok. Zira bütün uzlaşmalar iki tarafın isteklerinin bir kısmından feragat etmesiyle gerçekleşir. Ama önemli olan tarafların anlaşma şartlarına uyması. Ne yazık ki karşı taraf hâlâ anlaşma hükümlerini ihlal ediyor.
Anlaşmaya rağmen Ukrayna’nın toprak bütünlüğü üzerindeki tehlike devam ediyor diyebiliriz değil mi?
Kırım iade edilene dek bu tehdit devam edecek. Doğu’daki sorun çözülse bile Kırım geri alınıncaya kadar Ukrayna’nın toprak bütünlüğü sorunu devam ediyor diyebiliriz. Kırım, Rusya tarafından ilhak edildi ve buranın Ukrayna’ya geri verilmesi şart.
Minsk Anlaşması Ukrayna ekonomisinin düzelmesi için de bir ümit vaat ediyor mu?
Umutlarımız var. IMF’nin yeni onayladığı program bunun bir kanıtıdır. IMF önümüzdeki dört yıl içinde Ukrayna’ya 40 milyar dolarlık bir yardımda bulunacak. Bu da uluslararası camianın Ukrayna’nın geleceğine yönelik pozitif beklentisini bir kez daha ortaya koydu. Bugün işgal altındaki Doğu Ukrayna, Ukrayna topraklarının küçük bir kısmını oluşturuyor. Ülke genelinde insanlar hayatlarını devam ettiriyor, çalışma hayatı normal akışında devam ediyor. Bu yıl Ukrayna, içinde bulunduğu ekonomik krizden çıkmaya başlayacak; bunu hep beraber göreceğiz. Bütün terör eylemlerine rağmen Ukrayna bunu başaracak.
Geçtiğimiz günlerde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ile Gazprom CEO’su Aleksey Miller yapılması planlanan yeni boru hattı projesi için görüştüler ve bir keşif gezisi yaptılar. Siz bu gelişmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Elbette bu boru hattının kurulup kurulmayacağına Türk hükümeti karar verecek. Bize göre ise bu proje gerçekçi değil. Türkiye, jeopolitik konumundan yararlanarak bir enerji merkezi olmak istiyorsa, bunun için daha güzel, garanti tercihler bulunuyor. TANAP, İran, Irak ve belki de Doğu Akdeniz doğalgazı. Rusya tarafının teklif ettiği projeler Türkiye’nin enerji merkezi olmasına katkıda bulunmadığı gibi daha çok zarar veriyor. Biz, Türk hükümetinin liderliğine ve öngörüsüne inanıyoruz. Bu yapılan bir keşif çalışmasıdır, sadece bir ön değerlendirmedir.
Sözün Özü: Ukrayna’da barışın gelmesi için tarafların Minsk Protokolü’ne uyması gerekiyor.
Söyleşi:
Mehmet Erdoğan Elgin
Kaynak:
http://turkey.mfa.gov.ua/tr/embassy/ambassador/interviews/3563-stattya-posla-ukrajini-sergija-korsunsykogo-shhodo-minsykih-domovlenostej