Holodomor, 1932–1933 arasında, suni olarak yaratılan kıtlık sonucu meydana gelen bu olay, nasıl ve neden yapıldı, sonuçları ne oldu ?
Ukr-Ayna’da Holodomor ile ilgili bir yazı kaleme alan, Gökberk Kuzgunkaya; tarihin karanlık sayfalarına ışık tutan detaylı bir çalışma hazırladı.
Ukr-Ayna.com’da da yayınlanan çalışmayı paylaşıyoruz:
‘Holodomor açlıkla öldürmek anlamına gelen Ukraynaca bir kavramdır. Bu kavram, 1932-1933 yılları arasında yaşanan ve milyonlarca insanın hayatına son veren ulusal felakete verilen isimdir. Bu durum açlık, kuraklık ya da mahsul yetmezliği gibi doğal afetlerin bir sonucu olarak ortaya çıkmadı. Bu, Ukraynalıların fiziksel olarak yok edilmesine yönelik Komünist rejimin kasıtlı politikasının bir parçasıydı.
1917’deki Ekim Devriminden sonra Komünistler eski Rus İmparatorluğu’nun birçok bölgesinde iktidarı ele geçirmeyi başardılar. Bilhassa, özgürlüğünü yeni elde etmiş olan bağımsız Ukrayna Halk Cumhuriyeti’ni de birkaç yıl süren acımasız bir mücadele sonucunda işgal ettiler.
Komünistler, Ukrayna milli hareketine kültürel alanlarda bazı ödünler vermek ve bu sayede kukla bir komünist rejim kurmak suretiyle Ukrayna’daki kontrollerini sağlamlaştırdılar. Ukraynalılar bu kültürel özerkliğin avantajlarından yararlandı. 1920’lerde Ukrayna, Avrupa odaklı modern kültürün hızlı gelişimini deneyimledi; Ukraynalılar, Ukrayna’nın bağımsız bir ekonomik aktör olduğu düşüncesine dayalı bir ulusal eğitim sistemi oluşturdular.
1920’lerin sonundan itibaren Komünist rejim etkisini sağlamlaştırdı ve bu kültürel yükselişe karşı bir hücum başlattı. Stalin hızlı bir sanayileşme programına girişti. Ülkede kendi otoritesine karşı olabilecek muhalefeti güçlü baskıcı mekanizmalarını kullanarak yok etti. 1917-1921 yılları arasında oldukça kısa bir devletçilik tecrübesi olan Ukrayna Komünizme karşı büyük bir direniş gösterdi.
Ukrayna yanlısı eğitimli elitlerin yanı sıra güçlü bir ulusal bilince sahip ve ekonomik açıdan bağımsız köylüler vardı. Josef Stalin ‘in liderliğindeki hükümet Ukraynalıların direnişini SSCB’nin var olmasına karşı büyük bir tehlike yarattığını düşünüyordu. Bu tehlikenin ortadan kaldırılması için en korkunç yöntemlerden biri olan ‘açlık’ seçildi.
1928 yılının ocak ayında Komünistler tahıllara el koymaya başladı. Devlet, çiftçilerin hasatlarının çoğunu (hatta tümünü) değerinin çok altında fiyatlarla aldı. Aynı zamanda rejim, ‘kulak’ olarak adlandırdığı zengin köylü sınıfına karşı bir kampanya başlattı. Bu kampanya mülklerin ve toprağın müsaderesini ve köylülerin tahliye edilmesini öngörüyordu. Bunun sonucunda insanların çoğu Sibirya’ya sürgün edildi. 1929’da komünistler kolektivizasyona tamamen başladılar. Bağımsız özel çiftlikleri, kolhoz olarak adlandırılan devlet kamu çiftliklere dönüştürmeye zorladılar.
1931 yılının hasadından sonra kamu çiftlikleri ve özel çiftlikler mahvoldu. 1932’nin baharında 100 binden fazla Ukraynalı açlıktan öldü. Büyük can kayıpları önlenebilirdi. Tahıl alım planları gözden geçirilmeli, açlıktan etkilenen bölgeler afet alanları olarak ilan edilmeli onlara yardım edilmeliydi. Buna karşın Komünist rejim Ukrayna sorununun kapatılması konusunda kararlıydı.
18 Kasım 1932’de Ukrayna’da para cezaları yürürlüğe girdi. Gerçekçilikten uzak tahıl alımı planları yüzünden hali hazırda çok büyük borçlar altında olan halkın bütün yiyecek stoklarına ve hayvanlarına el konuldu. 1932 yılı, kasım ayının sonlarına doğru Sovyet güvenlik ajanları, ekmek talebine karşı gelebilecek herkesi etkisiz hale getirmek için gizli bir operasyon tasarladılar. Operasyon Ukrayna’nın 243 bölgesini kapsıyordu.
Aralık 1932’de bütün tahıl stokları ve hatta tohumlar köylerden alınıp götürüldü. 1 Ocak 1933 tarihinde Komünist Partisi, ekmekleri vermeyenlere karşı en sert baskının uygulanacağına dair gizli bir kararname kabul etti. Büyük aramalar, insanları son yemek kalıntılarından mahrum edip açlıktan yavaş yavaş ölüme terk etti. 1933 yılında Ukrayna’da ölüm oranları zirveye ulaştı. Haziran ayında 1 milyondan fazla insan açlıktan öldü.
1933’te Komünist rejimi Ukrayna milliyetçiliğine karşı mücadele bahanesiyle ağır siyasi baskılar uyguladı. Resmi verilere göre 1933 yılında Ukrayna’da 124 binden fazla insan tutuklandı; bu rakam 1938’de yapılan siyasi tasfiye sayısını bile geçti. Sonra Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Başkanı Pavel Postyshev 1933 yılında ‘devrim karşıtı milliyetçi savaşın mağlup olduğunu’ söyledi.
Bu korkunç cinayetler ve sonuçlarını gizlemeye yönelik kasıtlı politikalar, 1932-1933 kıtlıktan ölen masum insanların net sayısını belirlemeyi imkansızlaştırdı. Ukrayna Milli Bilim Akademisi Mykhailo Ptukha Demografi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ukrayna’nın Holodomor yüzünden 4,5 milyon insan kaybettiğini tahmin ediyor. Spesifik olarak, 3,9 milyon insan hayatını kaybetti ve 600 bin bebek erken öldü.
Komünistler büyük sayıda Ukraynalıyı öldürmek için açlığı bir silaha dönüştürdüler. Bütün bunlar yıllar içinde demografiyi zayıflatmakla beraber kamu bilincinde manevi ve psikolojik değişimlere yol açtı. Açlık Ukraynalıların geleneksel hayat tarzını sarstı. Hayatta kalan milyonlarca insan dayanılmaz bir acı yaşadı ve bu tecrübelerden kurtulamadı. Kıtlık travması ebeveynlerden çocuklarına bilinçli ve bilinçsiz olarak aktarıldı.
Ukrayna 1991’de bağımsızlığını geri aldıktan sonra Ukraynalı bilim adamları Holodomor’u araştırma fırsatı buldular. 1993’te Holodomor’un Yıl dönümü facianın üzerinden 60 sene sonra ilk kez milli seviyede anıldı.
1998’de Ukrayna Cumhurbaşkanı kararnamesiyle Holodomor kurbanları günü belirlendi. Her sene Kasım ayının 4. cumartesi gününde anma etkinlikleri düzenlenir. O günlerde karanlık çöker çökmez Ukraynalılar, açlıkla öldürülen kurbanları anımsamak için mum yakarak onları pencerelerin önüne koyarlar. 70. Yıldönümü olan 2003 yılında Ukrayna Verhovna Rada’sının (Parlamentosunun) kararnamesiyle bu katliam, Ukrayna halkına karşı yapılan bir soykırım olarak tanındı.’