Ukrayna’nın Ankara Büyükelçisi Sergiy Korsunsky,Rusya’nın Ukrayna ve Suriye politikası ile Türkiye’de yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
TRT Türk’te AA kaynaklı olarak verilen röportajda, Rusya’nın Suriye’de rejime verdiği desteğin bölgeyi istikrarsız hale getireceğini belirten Korsunsky, “Bu destek, bölgedeki durumu daha da gerginleştirecek, mültecilerin sayısını artıracak ve Suriyelilerin acısını daha da arttıracak. Bölgedeki durumu daha istikrarsız ve tedirgin hale getirecek” ifadesini kullandı.
Moskova yönetiminin bu tutumunun Avrupa için de çok büyük zorluklar oluşturduğunu kaydeden Korsunsky, Avrupa’ya gitmek isteyen Suriyelilerin sayısının giderek arttığına dikkat çekti.
Rusya’nın bölgede yapıcı olmayan bir politika izlediğini ifade eden Korsunsky, şöyle devam etti:
“Karadeniz bölgesinde ve diğer bölgelerde jeopolitik durumla ilgili Türkiye’nin hissettiği derin güvenlik kaygılarını Ukrayna da paylaşıyor. Ukrayna ve Türkiye sınırında Rus askerlerinin sayısının arttığını görüyoruz. Maalesef Rusya Suriye’de kanlı diktatör olan Esed rejimine destek vereceğini açıkladı. Esed rejimine karşı mücadele eden uluslararası koalisyon üyesi olması gerekirken farklı bir konumda yer alıyor. Suriye’de yüz binlerce kişinin öldürülmesine sebep olan rejime destek veriyor.”
“Ukrayna’da durum daha sakin”
Ukrayna’daki gelişmeler hakkında da bilgi veren Ukrayna Büyükelçisi, Rusya yanlısı terörist grupların faaliyet gösterdiği doğu bölgeleri de dahil olmak üzere, ülkede durumun iki haftadır daha sakin olduğunu belirterek, yine de Rusya’nın, Ukrayna’daki durumu daha da istikrarsızlaştırma çabalarından vazgeçmeyeceğinin altını çizdi.
Ukrayna sınırına 20 kilometre uzaklıkta üs inşa eden Rusya’dan beklenen adımların gerçekleşmediğini belirten Korsunsky, “Soru şu, neden bu taahhütler yerine getirilmesin? Kendi askerlerini Ukrayna topraklarından geri çekmekte doğal olmayan bir şey mi var? Ukrayna topraklarında kendi kanunlarına göre seçimlerin yapılmasında ne yanlış var? Bu adımlar atılmıyorsa, Rusya’nın amaçları ortadadır. Ukrayna’nın doğu bölgelerindeki durumu bütün Ukrayna’yı siyasi ve ekonomik bakımdan istikrarsızlaştırmak için kullanmak istediğini görüyoruz. Hem Batılı ortaklarımız hem Türkiye bunu gayet iyi anlıyor” değerlendirmesinde bulundu.
Korsunsky, Suriye’deki iç savaşı Ukrayna’daki durumla birlikte değerlendirmek gerektiğini de ifade ederek, “Her iki ülkede de Rusya’nın askeri üslerini güçlendirme çabası var. Bütün bu adımlar, bölgesel barış ve istikrar için büyük bir tehdit oluşturuyor” şeklinde konuştu.
“Rusya’nın adımları yapıcı değil”
Büyükelçi Korsunsky, Ukrayna için tehdit görülen unsurlara ilişkin bir soruya cevaben, Ukrayna’nın dış politika tercihleri bağlamında hiçbir şeyden korkmadığını belirterek, ülkesinin Suriye’ye giden Rus uçaklarına hava sahasını kapatma konusunda tereddüt etmediğini hatırlattı.
Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko’nun, Rusya’ya karşı yaptırım uygulanacağına dair açıklamasını hatırlatan Korsunsky, bunların arasında her tür ekonomik faaliyetlerin kısıtlanması, hesapların dondurulması ve aktiflere el konulması gibi unsurların yer alacağını söyledi.
Sergiy Korsunsky, “Bütün dünya bize destek veriyor. Gerçek bizden yana. Rusya’nın adımlarının yapıcı olmadığını düşünüyoruz ve bütün dünya ile beraber barışçıl ve medeni yollarla bu sorunu çözmeye çalışacağız” ifadesini kullandı.
Minsk anlaşmalarında belirtilen bütün hükümlerin Ukrayna tarafından uygulandığına ya da uygulanmakta olduğuna işaret eden Korsunsky, ancak gerek Rusya gerekse teröristlerin üstlendiği taahhütleri yerine getirmediğini gördüklerini söyledi.
Türkiye’nin tutumunu takdir ediyoruz
Türkiye’nin Ukrayna ve Kırım konusundaki tutumunu da değerlendiren Korsunsky, “Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne desteğini ve Kırım’ın işgalini tanımama politikasını sürdürmesini temenni ediyoruz” diyerek, Ankara yönetiminin desteğini takdirle karşıladıklarını belirtti.
Ukrayna’nın doğusundaki seçimler
Ukrayna’nın doğu bölgelerinde 25 Ekim’de yapılması planlanan yerel seçimlere de değinen Korsunsky, şunları söyledi:
“Paris’te Putin ile sert bir görüşme yapılacağını umuyoruz. Bu görüşme çerçevesinde Minsk anlaşmalarının alternatifi olmadığı ortaya konulacak. Rusya da Minsk anlaşmalarına göre üstlendiği askerlerin geri çekilmesi ve Ukrayna kanunlarına göre yerel seçimlerin düzenlenmesi gibi taahhütlerini yerine getirmekle yükümlü.”
Yerel yönetimler kanununda yapılacak değişiklik
Ukrayna’da yerel yönetimler kanununda yapılacak değişikliğe ilişkin olarak bilgi veren Korsunsky, yapılması öngörülen değişiklikle milli savunma, güvenlik gibi önemli konuların önce merkezi idarenin yetkileri arasında kalacağını söyledi. Bölgesel ve ekonomik gelişmelere ilişkin projelerin yerel organlar tarafından uygulanacağını ve ilgili kararların bölgede alınacağını anlatan Korsunsky, “Doğu bölgelerinde bu yetkiler Ukrayna halkı tarafından, yasaya göre ve Ukrayna mevzuatı çerçevesinde seçilecek insanlara uygulanacak” dedi.
Ukrayna Parlamentosu, 31 Ağustos’ta düzenlenen oturumda, yerel yönetimlerin güçlendirilmesini öngören anayasa değişikliğini 265 oyla kabul etmişti. Değişikliğin, Ukrayna’nın doğusundaki ayrılıkçılara “özerklik” anlamı taşıdığını öne süren yaklaşık 2 bin kişilik grup, parlamento önünde protesto düzenlemişti. Parlamento binasına zorla girmeye çalışan protestocuların güvenlik güçlerine taş ve sopayla saldırması ve bir kişinin de el bombası atması sonucu 3 asker ölmüş, 131’i güvenlik görevlisi 141 kişi yaralanmıştı.
Ülkede anayasa değişikliğinin yapılması için 450 sandalyeli parlamentonun, bu değişikliği iki oturumda oylaması, ilkinde en az 226, ikincisinde de en az 300 oyla kabul etmesi gerekiyor.
Değişikliğe ilişkin ikinci oturumun 25 Ekim’de yapılması planlanan seçimlerden sonra gerçekleşmesi bekleniyor.
“Diplomatik yolları tercih ettik”
Türkiye’nin terörizmle mücadele konusunda attığı adımları ve çabaları desteklediklerini de ifade eden Korsunsky şunları kaydetti:
“Bu Türkiye’nin doğal hakkıdır. Aynı şekilde biz de Ukrayna’da teröristlerle görüşmeye girmek istemiyoruz. Bu teröristleri etkisiz hale getirmek için her türlü tedbiri alacağız. Tabi ki sivillerimizi de düşünerek barışçıl ve diplomatik yolları tercih ediyoruz. Nihayetinde Minsk’te iki anlaşma yapıldı. Savaş devam etseydi hem doğu bölgelerinde hem de Kırım’da kayıpların sayısı çok daha fazla olacaktı, bunu herkes biliyor. Bu nedenle diplomatik yolları tercih ettik.”
AA